teog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
teog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Aralık 2014 Pazartesi

Başarısıyla Şaşırtan Finlandiya Eğitim Sisteminin Arkaplanı

Finlandiya eğitim sisteminin çok başarılı olduğunu duymuşsunuzdur. Neyi nasıl yapıyor da bu başarıya ulaşıyorlar? Bizim çorbaya dönen eğitim sistemimizden farklı yanları nedir? Bu yazıda Finlandiya eğitim sisteminin ulaştığı başarının arka planına bakmaya çalışacağız ve sonrasında ülkeler arası yapılan PISA sınavlarının sonuçlarına değineceğiz.

Fin eğitim sistemi
Finlandiya eğitim sistemi

Dünyanın En Şaşırtıcı Eğitim Sistemi: Finlandiya

İlk bakışta kısa okul saatleri, bireyselliğe-özgür düşünceye önem veren ve öğrencilerin kendi eğitim programlarını düzenleyebildiği, eğlenerek öğrenmeyi ilke edinmiş bir eğitim anlayışı ön plana çıkıyor. Ve bunlar çok büyük paralara da mal olmuyor. En önemli noktalardan biri de öğretmene verilen değer. Ülkede öğretmen olmak kolay değil, zor sınavlardan geçiliyor, master yapmak zorunlu ve üniversite başarısı en yüksek %10 içinden seçiliyor. Tabii ekonomik olarak da sıkıntı çekmiyorlar. Son bir nokta ise ülkede öğretmene çok değer veriliyor, toplum içinde büyük saygınlığa sahipler.

Şimdi kısa maddelerle Fin eğitim sisteminin detaylarına bakalım:

1- Zorunlu Okula Başlama Yaşı 7.

7-yasinda-egitime-basliyorlar

 

Okula başlama yaşı 7. Şu an bizde durum 66 ay, yani 5.5 yaş. Ayrıca çocukların sorumluluk sahibi olmaları için yaşları ne olursa olsun çocuklar okula kendi başına yürüyerek veya bisikletle gidiyor. Bunda her çocuğun evine en yakın okula gitme zorunluluğunun payı da var. Biz mahalle mektebine yürüyerek giderdik ama şu an -özellikle büyük şehirlerde- bu durum pek geçerli sayılmaz. Fin kültürü çocukların bağımsız yetişmelerini istiyor, o yüzden çocuklarını okula getirip-götüren ve çantalarını taşıyan ebeveyn istemiyor.

2- Basit Eğitim Müfredatı

müfredat

Eğitim müfredatı basit ve genel bir çerçeve tanımlıyor. Öğrenciler, kendi ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda kendi eğitim-öğretim programlarını şekillendirme haklarına sahipler. Öğretmenler de öyle.

3- Günlük Ortalama Ders Saati 4.

4-saat-egitim-goruyor

Öğretmenler gün boyu sınıfta ortalama dört saat ders veriyor. Haftada iki saati ise mesleki gelişimleri için eğitimlere katılmak için ayırıyorlar.
İlk okulda öğrencilerin ders dışı/teneffüs olarak geçirdikleri zaman toplam 75 dakika. Amerika’da bu oran 27 dakikaya kadar düşüyor. Türkiye’de ise ortalama 45 dakika.

4- İlk 6 Yıl Not Verilmiyor,Sınav Olmuyor.

notyokFinli öğrencilere eğitim hayatlarının ilk altı yılında hiçbir şekilde not verilmiyor. Sekizinci sınıfın sonuna kadar not verme zorunluluğu yok ve öğrenciler standardize edilmiş bir sınav sistemine tabi değiller. Sadece 16 yaşlarındayken ülke genelinde bir sınava giriyorlar.

5- Öğrencilere Ödev Verilmiyor

ödev

Öğrencilere ödev verilmiyor çünkü öğrenmenin yeri okuldur. Her çocuğa bir birey olarak değer veriliyor. Çocuklardan biri yeterince iyi öğrenemiyorsa öğretmenleri bunu hemen fark ediyor ve çocuğun öğrenme programını onun bireysel ihtiyaçlarına göre düzenliyor. Bizde ise çocuklar ödev yapmaktan neredeyse okuldan soğuyacak.

6- Okul Müdürü Yok

Okullarda müdür yok. Okul yönetimi, tamamen bağımsız başöğretmen ve öğretmenlerden oluşuyor.

7- Eğitim Masraflarını Devlet Karşılıyor

finlandiya-egitim-sistemi-sinav-yok

Ülkede özel okul yok. Eğitim harcamalarının tümünü devlet karşılıyor. Ayrıca Fin eğitim sistemi kesinlikle rekabete karşı olduğu için okullar birbirleriyle rekabet etmiyor, aksine dayanışma içindeler. Okulların hemen tümünün başarı düzeyi aynı. Bu yüzden bir okulun diğerine göre ayrıcalığı yok. Eğitim “herkes için eşit imkanlar sağlamak” demek. Eşitlik kavramına olağanüstü değer veriliyor. Tüm çocuklar zeka ve becerileri ne olursa olsun aynı sınıflarda okuyor.

Son olarak, ezberci ve klasik eğitim anlayışından uzak bu insanlar çocukların tamamen özgür düşünceye sahip ve özgüveni yüksek olmasını sağlamaya çalışıyor. Bu yüzden de matematik fen dersleri yanında spor,sanat gibi dersler de ağırlıkta.

Tabii, Finlandiya 5.5 Milyon nüfusa ve 33.500 Dolar kişi başı milli gelire sahip bir ülke. Gerek fiziksel okul binaları, gerekse öğretmene verilen maaş gibi konularda bizden çok ileriler. Ama iş sadece bununla bitmiyor. Eğitim, bir ülkenin geleceğine bakış açısını da sergiliyor. Amerika dünyanın süper gücü olmasına rağmen eğitim sistemi o kadar da iyi değil. Demek ki, Fin eğitim sisteminden biz de faydalanabiliriz.

PISA Sınavları

PISA (Programme for International Student Assessment), Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı anlamına gelen ve Ekonomik ve Kalkınma İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından 2000 yılında geliştirilen bir sınav sistemidir. 15 yaşındaki okul çocuklarının başarısını sınamak için 3 yılda bir yapılır ve uluslararası bir sınavdır. PISA sınavında öğrencilerin; Matematik okuryazarlığı, Fen Bilimleri okuryazarlığı ve Okuma Becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanmaktadır. Nisan ayında yapılan bu sınava ülkemizde Genel Lise, Anadolu Lisesi,  Fen Lisesi, Meslek Lisesi, Anadolu Meslek Lisesi, Çok Programlı Liseler, Özel Okullar vb katılım sağlayabiliyor.

Bu sınava OECD ülkeleri dışında diğer ülkeler de katılabiliyor. Son sınav 2012 yılında yapılmış ve OECD tarafından sonuçlar Aralık 2013’de açıklanmış. Konumuz Finlandiya olduğu için bu sınavda Finlandiya’nın üst sıralarda olduğunu tahmin etmek güç değil. Ama beni asıl şaşırtansa 3 dalda da ilk sırayı Çin(Şangay)’in alması oldu. PISA 2012 sınavına toplam 65 ülke katılmış. Toplam katılan öğrenci sayısı 1.266.638, Türkiye’den ise 4848 öğrenci katılmış. Matematik, Okuma ve Fen alanlarında ilk sıra Çin’e ait. Finlandiya ise Mat:12/ Okuma:6 / Fen:5. sırada. Türkiye ise Mat:44 / Okuma:42 / Fen:43 sıralamasında kalmış. Merak edenler için tüm alanlarda son sırada yer alan ülke Peru.  Milli Eğitim Bakanlığı bu sınava katılımı düzenliyor. PISA 2012 sınavı ön raporuna ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.  Bu raporda tüm detaylar mevcut.

Son 10 yılda eğitim sistemimizde epey bir değişiklik yapıldı. Eğitimci değilim fakat en azından iki çocuğu okula giden bir veli olarak eğitim gibi bir alanın yap-boz tahtasına dönüşmesinden rahatsızım. Bizim zamanımızdaki üniversite sınavı ile şu anki sınav arasında farklar var. TEOG denilen bir hadise var, detaylarına tam hakim değilim. Kızım üniversite sınavı yaşına gelince belki de sınav ortadan kalkacak deniliyor, vs vs…

Eğitim sistemi, bir ülkenin 20-30 yıl sonrasını planlamaktır. Eğer ülke olarak bu işi çözemezsek hala yerimizde sayacağımızı, bilim ve sanatta ilerleyemeyeceğimizi söylemek pek yanlış olmaz.

Sizler de değerli yorumlarınızla yazıya katkıda bulunabilirsiniz.



15 Eylül 2014 Pazartesi

Okullar Açılırken Eğitime Kısa Bir Bakış ve OECD 2014 Türkiye Eğitim Raporu

Okullar Açılırken Eğitime Kısa Bir Bakış ve OECD 2014 Türkiye Eğitim Raporu

Üç aylık yaz tatili sonrası bugün 2014-2015 eğitim-öğretim sezonu açılıyor. 16 milyon 400 bin öğrenci (birçok ülke nüfusundan çok!!) ve 873 bin öğretmen yarın ders başı yapacak. “Öğrenciler olmasa bu bakanlık çok kolay yönetilirdi” diyen eski MEB bakanını bir tarafa bırakırsak gerçekten eğitimde sıkıntılarımız mevcut. Hemen her gün, çocuğu okulda olsun olmasın, kendi çapımızda eğitim sistemimizin iyi olmadığından dem vurur, sohbetler ederiz. Çocukları ilk ve ortaokulda olan bir veli olarak ben de bu gruba dahilim.

okullar açılıyor

Mevcut hükümetin 12 yıl boyunca eğitimi adeta yap-boz tahtasına dönüştürdüğü aşikardır. Eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin sonucunun 15-20 yıl sonra ortaya çıkacağı herkesçe bilinmektedir. Üniversite sınavına 20 yıl önce giren bizler, şu an sistemin nasıl olduğundan, tercih sisteminden vs bihaberiz, çünkü zaman içinde birçok şey değişti. İki yıl sonra kızımı TEOG bekliyor ama ne olduğunu bilmiyorum? Söylenecek o ki, eğitim sistemi insan üzerinde etkiler barındırdığı için bir ulaştırma veya bayındırlık bakanlığında yapılan değişiklikler gibi olmaz. Aklımda kaldığı kadarıyla, İrlanda 20 yıl önce bir eğitim reformu yapıyor. Günün ve geleceğin Avrupası’nın ihtiyaçları doğrultusunda değişime gidiyor. Ve 20 yıl boyunca asla değişiklik yapmıyorlar. Sonunda mezun olan öğrencilerin meyvesini 20 yıl sonra olumlu bir şekilde alıyorlar. Şimdi hem ülkelerinde hem de Avrupa-Amerika’da yetişmiş eğitimli elemanlarıyla öne çıkıyorlar. Benzer bir hikaye de Finlandiya’da var.

Eğitimci olmadığım için konunun detaylarına bir eğitimci kadar vakıf değilim tabii. Fakat bir veli ve vatandaş olarak etkilenmiyor da değilim. Konuyu OECD’nin en son yaptığı eğitim araştırmasına getirmek istiyorum.

OECD Türkiye Eğitim Araştırması – 9 Eylül 2014 (Education At A Glance-2014)

OECD Turkey Report

OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü), bu yıl 34 OECD üye ülke ve G20 ülkelerinin katılımıyla bu ülkelerde bir eğitim araştırması gerçekleştirmiş. Bu rapor üye ülkelerin eğitim standartlarını ve gelişmelerini inceliyor.  Bu araştırmanın Türkiye ayağı ile ilgili öne çıkan başlıkları buraya eklemek istiyorum:

  • 2012 yılında Türkiye’de yüksek öğretim mezunları, ortaokul ve lise mezunlarına göre %91 daha fazla kazanıyor. OECD ortalaması %59. Bu fark özellikle kadınlarda ortaya çıkıyor ve bu oran yaklaşık 2 katı kadar olabiliyor.
  • 2012’de Türkiye’de yüksek öğretim mezunlarının %76’sı istihdam edilirken bu oran OECD ülkelerinde %84. Tüm eğitim seviyelerindeki erkekler, kadınlardan daha çok istihdam ediliyor.
  • 5-14 yaş çocukların eğitime katılımı %95. OECD ortalaması %98.
  • 15-29 yaş aralığında olan çalışmayan ya da eğitimine devam etmeyen gençlerin oranı 2005’de %44 iken 2012 yılında bu oran %29’a gerilemiş. Türkiye, OECD ülkeleri arasında en üst sırada.
  • Öğretmenlerin Türkiye standartlarına göre iyi fakat uluslararası standartlara göre daha az kazandığı ifade ediliyor. 15 yıllık tecrübeye sahip bir ilkokul öğretmeni, OECD ülkelerindeki aynı tecrübeye sahip meslektaşının üçte iki oranında kazanıyor.

Raporda ilginç başka bilgiler de var, tamamını okumak için tıklayın : Turkey EAG 2014 Country Note

Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine

  Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine