nükleer santraller etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nükleer santraller etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Türkiye Çevresel Radyasyon Atlası'na Göre Şehrinizin Durumu

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) tarafından yapılan Türkiye Çevresel Radyasyon Atlası’na göre yaşadığımız şehrin toprak ve suyunda bulunan radyoaktivite/radyasyon değerlerini görebiliyoruz. Bu çalışma sonuçları aslında bugün ve gelecek adına çok önemli veriler içeriyor.

Türkiye Çevresel Radyoaktivite Atlası
Türkiye Çevresel Radyoaktivite Atlası

Çernobil felaketinden dolayı çevreye yayılan ve ülkemizi etkileyen radyasyon, nükleer silaha sahip ülkelerin nükleer bombaları denemesi ve bundan dolayı atmosfere yayılan radyasyon miktarı vb gibi durumlar toprakta ve suda ne oranda radyasyon olduğu sorusunu önemli kılıyor. Bir de son günlerde gündeme gelen Mersin Akkuyu ve Sinop Nükleer Santral kurulumları meselesi var ki, önümüzdeki yıllarda çevre nasıl etkilenecek, bu anlamda TAEK’in yaptığı çalışma istatistiki manada çok çok önemli görünüyor.

Bu arada çok karıştırılan radyasyon kavramını basitçe ikiye ayırmakta fayda var:

  • Hücreleri iyonize eden/ayrıştıran  iyonize radyasyon (Çernobil kazası sonrası)
  • Hücreleri iyonize etmeyen, tüm elektrikli cihazlardan ortaya çıkan iyonize olmayan radyasyon

Bu ikinci kısma evimizde, iş yerimizde kullandığımız tüm elektrikli cihazlar girdiği gibi baz istasyonları da girmektedir. Toplumda “baz istasyonları kanser yapıyor” şeklinde yanlış bir algının olduğunu hepimiz biliyoruz. Evimizdeki televizyondan, wifi modemden ne kadar kanser oluyorsak baz istasyonundan da o kadar oluruz diyebiliriz. Zaten bugüne kadar kanıtlanmış her hangi bir çalışma yok. Konuyu ayrı bir yazı olarak paylaşacağım için burada kısa kesiyorum. Radyasyonla ilgili daha fazla bilgi ve doğal ve yapay radyasyon kaynaklarını görmek için daha önceki bu yazıma bakabilirsiniz.

Türkiye Çevresel Radyoaktivite Atlası

2002 yılında TAEK ile Çevre Bakanlığı arasında imzalanan işbirliği sonucu 81 ilden toprak ve su numuneleri alınarak analiz çalışması yapılmış. Yüzey toprağındaki radyoaktivite ile içme ve kullanma sularındaki radyoaktivite seviyelerine ilişkin elde edilen veriler tüm Türkiye’de ilçe düzeyinde değerlendirilerek haritaya dökülmüş ve renklendirilerek atlas şeklinde sunulmuş. 2011 yılına kadar 923 ilçe merkezinden toplanan veriler analiz edilmiş ve sonuçları 2014 yılında yayınlanmış. Bu çalışma çevredeki doğal ve yapay radyasyon seviyelerindeki önemli değişimlerin tespit edilmesi, herhangi bir kaza sonrası radyoaktif kirlenmenin boyutlarının değerlendirilmesi ve tabii insan sağlığı ile çevre üzerindeki etkilerinin doğru bir şekilde belirlenmesi açısından gerçekten çok önemli bilgiler içeriyor.

Bu çalışmada topraktaki radyasyon miktarını ölçmek için 4 farklı radyonüklide bakılmış:

Ra-226 (Radyum)

Th-232 (Toryum)

K-40 (Potasyum)

Cs-137 (Sezyum).

Ra, Th ve K radyonüklidleri yeryüzünde doğal olarak bulunuyor. Cs-137 ise yapay bir radyonüklid ve nükleer silah denemeleri ile Çernobil Nükleer Santrali kazası sonrası atmosfere yayılıyor ve yağışlarla toprağa ulaşıyor. Bizim için en önemli kısmı ise 1986 yılında Çernobil kazası sonrası radyoaktif bulutun Türkiye üzerinden geçişi sırasında yağış alan bölgelerde Cs-137’nin halen gözlenmesidir!!!

Ölçüm sonuçlarını değerlendirebilmek için bu 4 radyonüklidin ortalama değerlerini bilmemiz gerekiyor. Birleşmiş Milletler Atomik Radyasyonun Etkileri Bilimsel Komitesi (United Nations Scientific Committee on the effects of Atomic Radiation – UNSCEAR) raporunda bu 4 radyonüklidin ortalama değerlerini ve TAEK’in çalışması sonucu bizde çıkan değerleri aşağıda veriyorum:

RadyonüklidTürkiye
Ortalaması
Dünya
Ortalaması
Radyum-22627,5632
Toryum-23232,6545
Potasyum-40439,93420
Cs-13712,03

Cs-137 Türkiye ortalamasını boş bıraktım, zira raporda böyle bir rakam göremedim, sadece bölgesel haritalar üzerinde bilgiler vardı.

Bu 4 değer için Türkiye ortalamalarını gösteren haritalar:

Türkiye Ra-226 Haritası
Türkiye Ra-226 Haritası

Türkiye Th-232 Haritası
Türkiye Th-232 Haritası

Türkiye K-40 Haritası
Türkiye K-40 Haritası

Türkiye Cs-137 Haritası
Türkiye Cs-137 Haritası

Bu sonuçlara göre Türkiye’de K-40 (potasyum) miktarında dünya ortalamasının üzerinde değerler var. Ra ve Th’de ise değerler daha düşük. Cs-137’nin coğrafi bölgelerimiz ve illerimiz açısından değerleri var. Bu değerlere bakıldığında Erzincan, Hakkari, Karaman, Artvin, Rize ve Trabzon illeri en yüksek değerleri almış. Cs-137’nin fiziksel yarı ömrü 30 yıl (1986–2016). Bu illerimizdeki yüksek Cs-137 değerini direkt kanserle ilişkilendiremeyiz. Kanserin bir çok sebebi var, sadece tek başına Cs-137 sorumlu tutulamaz. Bu konuda detaylı bilgiler veren Anılarla Çernobil Kazası ve Sonrası yazısını okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

Son olarak;

Türkiye Çevresel Radyoaktivite Atlası’nın Türkiye ve il il dağılımlarını gösteren haritalara ulaşmak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz:

Türkiye Çevresel Radyoaktivite Atlası

26 Nisan 2006 Çarşamba

Çernobil Faciası

Bundan tam 20 yıl önce 1986’da Ukrayna’daki Çernobil Nükleer Santralinde tam bir facia yaşanmıştı. Nükleer anlamda Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından sonra en büyük felaket denilebilecek bir hadise. Etkileri hala sürüyor. Patlamanın, Sovyetlerin eski üretim santrali olması ve orda çalışan işçilerin laubali hareketleri sonucu ortaya çıktığı biliniyor. Önce kuzey rüzgarlarıyla İsveç’teki bir tesiste farkedildi. Daha sonra hızla tüm dünyaya yayıldı, tabii bizim Karadeniz’e de uğradı.

Çernobil Faciası
Çernobil Faciası

O zaman radyasyonun çay bahçelerine sirayet edip etmediği, çayın içilebilir olduğunu kanıtlamak için bakanın yaptığı şov hala akıllarda. Önce nükleer santraller hakkındaki düşüncelerim:

– Dünyanın birçok gelişmiş ülkesi, enerji gereksinimi için nükleeri kullanıyor, örnek Fransa. Enerji tüketiminin %70’ini burdan sağlıyor, ve diğer ülkeler cabası.
– Çernobil eski bir teknolojiye sahipti. Bu kazadan sonra güvenlik önlemleri o kadar artırıldı ki, güvenlik için yapılan harcamalar bir santralin inşası aşamasında yüklüce bir maliyete sebep olabiliyor.
– Türkiye’nin enerji dar boğazlarını ve dışa bağımlılığını aşması için kesinlikle alternatif enerji üretimlerine ihtiyacı vardır, nükleer de bundan biridir ve bu konuda maalesef geç kalınmıştır.

Nükleer enerji konusunda detaylı bilgi için : www.nukleer.web.tr adresine bakılabilir.
Türkiye’de daha önce fizibilite çalışmaları yapılmış ve arazinin büyük kısmı satın alınmış olan Akkuyu’dan neden vazgeçildiği ve Sinop’da karar kılındığı uzmanları ilgilendiren bir konu. Sinopluların protestoları bu adreste.

Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine

  Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine