mirac etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mirac etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ağustos 2009 Cuma

Ramazan ve Mevlana

Çok şükür yine bir Ramazan’dayız. Nefsimizin aşırılıkları ve şımarıklıkları biraz azalır inşallah.
İki haftadır memleketteyim, bu hafta sonu dönüyorum. Gezdik dolaştık, bir iki kitap okuduk, şimdi de oruç ayındayız. Oruç deyince Mevlana’nın sözleri çok farklı oluyor, daha önceki bir yazımızda bu sözlerden bahsetmiştik, şimdi de Divan-ı Kebir‘inden birkaç söz alalım bu satırlara:

-Ramazan geldi; aşk ve iman padişahının sancağı erişti! Artık maddî yiyeceklerden elini çek! Çünkü, göklerden manevî rızık geldi ve can sofrası kuruldu!
-Can, bedenin hantallığından kurtuldu; tabiatımızın isteklerinin eli bağlandı! Aşk ve iman ordusu geldi, sapıklık ve imansızlık ordusunu kırdı geçirdi!
-Bir bakıma oruç, bizim kurtuluşumuzun kurbanı sayılır; bizim canımız, onun yüzünden dirilik elde edecektir! Mademki gönül evine misafir olarak can geldi, onun uğruna bedenimizi tamamıyla kurban edelim
-Sabır, hoş bir buluttur; ondan, hikmet, manevî lütuflar yağar! Bu sebeptendir ki, Kur’an-ı Kerim de bu sabır ayında nazil olmuştur!
-Bizi kötü işler, günahlar işlemeye teşvik eden kirli nefsimiz, arınmaya, temizlenmeye muhtaçtı! Ramazan gelince, günah zindanının kapısı kırıldı; can, nefsin esaretinden kurtuldu, miraca çıktı, sevgiliye kavuştu!
-Bu mübarek ayda gönül de boş durmadı; ümitsizlik perdesini yırttı, göklere uçtu! Can, zaten bu kirli dünyaya mensup değildi, meleklerdendi; onlara ulaştı!
-Ramazan günlerinde sarkıtılan merhamet ipine sarıl da, şu beden kuyusundaki hapisten kendini kurtar! Yusuf aleyhisselam kuyunun ağzına geldi, seni çağırıyor; çabuk ol, vakit geçirme!
-İsa aleyhisselam isteklerden, beden eşeğinin arzularından kurtulunca, duası kabul edildi! Sen de nefsanî isteklerden temizlen, elini yıka! Çünkü, gökyüzünden manevî yemeklerle dolu sofra geldi!
-Haydi, elini ağzını yıka; ne yemek ye, ne iç, ne de söyle! Hakikate erdikleri, Hakk’ı buldukları için susup duran ermişlere gelen mana sözlerini, mana lokmalarını ancak Şems-i Tebrîzî’nin himmeti ile bulabilirsin!

30 Eylül 2006 Cumartesi

Ramazan,Mevlana

Hayırlı ramazanlar

Ramazan,Mevlana
Ramazan geldi, hoş sefalar getirdi. Ruhumuzdaki yılgınlığa bir nebze çare olur inşallah. İki haftadır İstanbul-Ankara arasında mekik dokuyorum. Pazartesi günü arabayla gittik tekrar. Hendek civarında yoğun yağmurdan dolayı küçük bir frende arabamız kaydı, bariyerlere çarptık, Allahtan arkadan araba gelmiyordu yoksa bu satırları yazamayacaktım. Mevlam korudu bizi, verilmiş sadakamız varmış.
Perşembe günleri TRT 2’de “Düşünce İklimi” isimli bir proram yayınlanıyor. Fırsat buldukça izliyorum, tavsiye ederim. Bu haftaki programda Ramazan konuşuldu. İmsak’ın “tutmak” iftarın “açmak” anlamına geldiğini öğrendim. Ramazan’ın toplumsal belleğimizde nasıl bir yer edindiğine değinildi.
İstanbul’da Taksim’deki bir otelde kaldık, iftar için bir lokantaya gidip beklemeye başladık. İftar saatinde dışarı baktım, herkes dışarda. Oysa Trabzon gibi küçük yerlerde iftar saatinde hiç kimseyi dışarda göremezsiniz, oruç tutan da tutmayan da iftardan sonra dışarı çıkar. Bu bana garip geldi, tabii orası büyük şehir milyonlarca insan var.
Ramazan gelince hemen herkes eski Ramazanları hatırlar, belkide çocukluğumuzda yaşadıklarımız aklımıza gelir, o günlerin ruhumuzda bıraktığı derin ve tatlı izleri hatırlarız. Niye geleceğe değil de hep geçmişe bakarız bu anlamda? Geçmişte yaşadığımız güzel anların gelecekte yaşanacak güzelliklere teminat veremeyeceği için mi, yoksa insanın elinde-belleğinde olana daha yakın oluşundan mı?
Son olarak Hz. Mevlana’nın Ramazanla ilgili birkaç sözüne yer vereyim:

–“Oruç ayına girdiğin zaman, o aya kavuştuğun için Hakk’a şükrederek, sevinerek, neşeli olarak gir! Çünkü Ramazanın gelişinden üzülenlere, gamlılara oruç haramdır. Onlar, oruca layık değillerdir.”
–“Sen vahdet denizinden ayrı düşmüş bir damla gibisin. Sen aslına nasıl ulaşacaksın? îste oruç, sel gibi, yağmur gibi seni alır, denize ulaştırır.”
–“Oruç, Allah’ın has kullarına Hz. Süleyman’ın saltanatını bağışlayan bir yüzüktür, yahut da taçtır. Onu ancak seçkin kullarının başlarına giydirir.”
–“Oruç, can gözünün açılması için bedenleri kör eder. Senin gönül gözün kör de, o yüzden kıldığın namazlar, yaptığın ibadetler sana o aydınlığı vermiyor, hakîkati göstermiyor.”
–“Sen, göklere çıkmak, Mi’rac etmek sevdasındaysan, şunu bil ki, oruç, senin önüne getirilmiş bir Arap atıdır.”

Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine

  Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine