Seyahat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Seyahat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ekim 2014 Çarşamba

Bir İtalyan'ın Gözünden 4 Dakikada Türkiye

Leonardo Dalessandri isimli İtalyan bir gezginin 20 günlük Türkiye seyahati sonucu elde ettiği görüntülerden oluşan 4 dakikalık harika bir video.

20 günde 3500 km gezmiş ve İstanbul, Kapadokya, Pamukkale, Efes ve Konya’dan seçtiği görüntüleri bir video şeklinde hazırlamış. Daha önceki seyahatlerinde oluşturduğu diğer videoları izlemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

19 Eylül 2014 Cuma

Hangi Bisikleti Almalıyım? (10) Çocuk Bisikletleri

Hangi Bisikleti Almalıyım? yazı dizisi 10. bölüm. Bu yazıda Çocuk Bisikletleri ele alınacaktır.

Şöyle bir modelle başlayanları görüyorum. Çok sevimli ve iki işleve sahip. Hem bir puset, hem bisiklet.

Tabii ki şu haliyle tamamen bir büyüğün gözetimine ve idamesine ihtiyaç duyuluyor. Bundan bir sonraki aşama ise,

Ebeveyn kontrolünden kurtulmuş özgür bisiklet. Tabii bunun büyükler için olanları da varmış,

Ama bu konumuz dışında. Şöyle bir 3 tekerlekli çocuk bisikleti ise biraz kafa karıştırıcı.

Bu bisikletler, 5 yaşlarına kadar çocukların bisiklet ihtiyacını göregelmiştir ama şimdilerde hemen 24 aylıktan itibaren aşağıdaki bisikletleri öneriyor uzmanları. Tay tay sürsünler zamanla dengeleri otursun diye.

Tamamı ahşap, plastik, metal çeşitli materyallerde üretimi yapılıyor bu şirin şeylerin ve 2-4 yaş aralığına hitap ediyor.

Tay tay bisikletle iki tekerlekli bisikleti binmeyi öğrenememiş, 3 tekerlekli bisikletler içinde artık epeyce büyümüş evladımıza iki tekerlekli bisiklet alırken arka tekerleğe sağlı sollu monte edilmiş iki adet denge tekerlekli bisiklet tercih edebilirsiniz. Bu denge tekerlekleri bisiklete alüminyum aparatlarla bağlanır. Bu alüminyum bağlantılar zamanla eğilir. Evladınız bisiklet üzerinde eciş bücüş yamru yumru bisiklet sürüyor diye gidip şöyle sağlamından iki adet denge tekeri aramayın. Bu tekerlekler zamanla eğilip çocuk dengede kalmayı öğrensin diyedir. Kırılırsa ve evladınız hala öğrenemediyse gidip yenisinde bir çift daha denge tekeri alın.

Bisiklete binmek, yürümek gibi, bir kez öğrenildi mi asla unutulmayan bir eylemdir. O nedenle ne kadar erken öğrenilirse, öğrenme aşamasındaki acılar hem geçmişte kalır hem üst bilinçten alt bilince bu işlemin aktarılması daha kolay olur.

Bu yazı dizisi Mehmet Levent tarafından kaleme alınmaktadır.

Diğer bisiklet yazılarına bu kategoriden ulaşabilirsiniz:

http://www.suatsaygin.net/category/geziveyasam/bisikletyazilari/



17 Eylül 2014 Çarşamba

Ankara’yı Sevmek İçin 16 İlginç ve Güzel Sebep

Daha çocukluğumuzun ilk yıllarında söylediğimiz tekerlemelerle öğrendik Türkiye’nin başkentinin Ankara olduğunu. Meclisler gözümüze soktu, ekranlarda hep griydi, hep soluktu. Uzaktan bakınca Ankara sadece bir başkent ya da sıradan bir kent gibi görünse de Ankara’yı en iyi Ankara’da yaşayanlar bildi, bu şehirden gittiklerinde bile hatıralarında hep güzel yer etti…

Biz de Ankara’yı Ankara yapan güzellikleri, acayiplikleri, kendini özgü taraflarını sıralayalım dedik. Vizontele filmindeki “Eğer bir yeri seversen; o yer dünyanın en güzel yeridir.” diyerek başlıyoruz Ankara listemize. İşte Ankara’yı sevmek için sebepler:

Niçin yapıldığı hâlâ bir sır: Atakule


1989 yılında Turgut Özal’ın yaptırdığı, acayip bir üsluba sahip post-modern sanat eserleri kategorisine de girebilecek bir abide desek yeridir Atakule için. Fakat amacını hâlâ çözmüş değiliz. Orayı görmek ve çıkmaktan ibaret olan çıkınca da hayal kırıklığı yaşama ihtimalinizin olduğu bir mekân. Yıllardır bir türlü çıkış yapamamış, içine açılan sinema vs. gibi yerlerin de ömrünün uzun olmadığı bu yapı dimdik Ankaralıları beklemekte, ancak Ankaralılar sadece kumpir yemeye gitmektedir.

Ulus-Cebeci-Çankaya, Gardaş deriz Kankaya


Hoş kankaya da kanka demişliği yoktur Ankaralının. Kanka onlar için olsa olsa Ganka olur. Gardaş, Ankara hitabetinin güçlü silahlarından birisidir. Her ne kadar o malum şarkıyla popülerlik kazansa da bu kelime Ankara’nın en ücra köşelerinin sıcak ekmek kıvamında söylediği bir sevgi ifadesidir.

Baba beni Gençlik Parkı’na götür!


Şimdiki Ankara gençlerinin nostaljik bir gülümseyle andığı, çocuklarının da sadece otobüsle geçerken uzaktan gördüğü, içinde lunaparkı, garip havuzları, piknik alanımsıları ve gazinolarının olduğu tesis. Kimse görmemiştir ama buraya eskiden Sibel Can’dı, Emel Sayın’dı tüm ünlüler gelirmiş gibi bir efsaneyle de kendini ayakta tutar. (Ki araştırdık gerçekten gelmişler…) Şimdilerde ise akşamları içinden geçilmeye korkulan bir yer olmuştur. Seçimler yaklaşınca burada birkaç etkinlik yapılsa da eski cazibesini yitirmiştir.

Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ)


Yakın zamana kadar Ankara’nın soluk aldığı, yiyip içip gezdiği, çimlerinde yayıldığı bir yeşil alandı. Birçok Ankara gencinin ve orta yaşlısının anılarında dondurmasıyla yer aldı, büyüdükçe hatıralarda kokoreçe de yer açıldı. Ankara’ya gelen misafir muhakkak bu çiftliğe götürülür bir güzel gezdirilip oraya özgü her lezzet tattırılırdı. Şimdilerde ise bir şarküteri markasından ibarettir. Ortasından geçen yol Ankara’nın yeşilini üzmektedir. Bu topraklar üzerinde bir Ankapark projesinin yapılacağı da söylentiler arasındadır; her yeşil alanının olduğu gibi bunun da akıbeti muammadır. Her ne olursa olsun birçok Ankaralının anısında tebessümle anıldığı için bir teşekkürü ve sahiplenmeyi hak ediyor.

Beklemenin markası: Dost Kitabevi


Ankaralının amacının dışında kullandığı bir mekândır Dost Kitabevi. Özellikle öğrenci tayfasının bu kitabevinin önünde onlarca anısı vardır. Elbette ki bekleyen kişi sayısıyla kitap satış oranı paralel değildir.

İnteraktif sanat galerisi: Zafer Çarşısı


İçinde oyuncakçıları, ressamları ve kitapçıları bir arada bulabileceğiniz bu çarşı Ankara’nın kült mekânlarından biridir. 20-30 dakikada portrenizi yapabileninden, karikatürünüzü çizenine her tür ressamın, çizerin bulunduğu bu çarşı da bir Özal dönemi eseridir. Hiçbir yerde kolay kolay bulamayacağınız oyuncakların ve kitapların adresi olan çarşı, sürekli Kemal Sunal filmleri gösteren çaycısıyla da tanınır. Şimdi ise PlayStation oynatan mekânlarla hatırlanmaktadır.

Her yaşa, herkese Bebe!


Ankaralının bir diğer olmazsa olmazı Bebe’dir. Bu kavram genellikle La’sız kullanılmaz, kullandığı alanlarda muhakkak olur. Mesela 40 yaşında iki adamın üçüncüyü beklerken “Dur la, bebeyi bekliyoruz” dediğine bir şekilde tanık olursunuz bu şehirde. Kavgalar “La bebe!” ile başlar, sevmeler “La bu bebe çok tatlı!” ile pekiştirilir. Bebe, Ankara insanının takım elbisesini, ceketini çıkarıp birbirine sarılmasıdır.

Sahaflıktan sınav merkezine Olgunlar Sokak


Kitap deyince Ankara’da akla gelen mekânlarından biri de burasıdır. Upuzun bir sokak olması ve sağlı sollu kitapçılarla dolu olmasıyla meşhurdur. Plak, dergi ve enva-i çeşit kitabı makul fiyatlara alabileceğiniz bir yerdir. Şimdilerde ise sınavlara hazırlananların uğrak noktası olmuştur. Kitaplar hâlâ dursa da kitapların içeriği değişmiş, sahaf niteliği taşıyan az sayıda dükkân kalmıştır. Buna rağmen en az değişime uğrayan yerlerden biridir. Tekrar eski güzel kitapların satılmasını umut etmekten başka çare kalmamıştır Ankara okuruna.

Şiirlere konu, marjinalin yolu: Karanfil Sokak


Yine öğrenci tayfasının yurt edindiği, sokak müzisyenlerinin rastalıların cirit attığı bir mekân. Halen de bu kültürü üç aşağı beş yukarı devam ettirir. Dost Kitabevi de bu sokaktadır. Aşağısında dönerciler vs. konumlanmıştır. Bir anda enfes bir santur sesi duyup, iki adım sonra saksafon sesine rastlayabilirsiniz. Yeni aldığımız bir habere göre oradaki “Şiir sever misiniz?” diye kitabını satmaya çalışan gözlüklü abimiz artık Kadıköy’de dolaşmaktadır.

Kaptım arabayı çıktım 7. Cadde’ye


Neredeyse hiç değişmeyen, tarzını hâlâ koruyan bir caddedir. Bunun sebebi; tiki dedikleri kesimin ve çok genç bir kitlenin akın etmesidir. Ankaralı belirli bir yaştan sonra oraya gitmez ve gittiğini de çoğunlukla reddeder. Bu sokağa verilen bu rahatlık tiki denilen kitlenin serbest bölgesi olmasına vesile olmuştur. Yeni ehliyet almış, babasının arabasıyla sokağa çıkan gençlerin de uğrak noktasıdır.

Bir Ankara çeşnisi: SSK İşhanı


Bugün ünlü olmuş pek çok ismi ve grubu meşhur eden, onlara ilk sahne deneyimlerini yaşatan ve şu anda kapalı olan bu hanı Emrah Serbes’ten dinlemek en doğrusu olacaktır…

SSK işhanı, kentin küçük bir kopyası gibi, her şeyin iç içe geçtiği kaotik bir harmandı. İçinde cami, otopark, umumi tuvalet, sakatatçı, baharatçı, ciğerci, manav, rock bar, türkü bar, pavyon, nüfus müdürlüğü ve çeşitli bakanlıkların saymanlıklarının yan yana durduğu, kapısında porselenciyle dönercinin komşu olduğu bir yer tasavvur edin.

Romantizmin ve nostaljinin beşiği: Kuğulu Park


Bir dönem aşıkların buluşma noktası. Çocukların yürümeyi ezber ettiği yer. Ankaralının yol üstü uğrağı. Halen Ankara diyince ilk akla gelen yerlerden biri. Hafif uzaktan baktığınızda bataklıktaki bir gül gibi parlayan, Ankara’nın rengi, soluğu can damarı… Özetle, romantizmin ve nostaljinin beşiği. Simitçileriyle, çaycılarıyla meşhur olduğu kadar kenarda bir yerde müzik yapan gençleriyle, sürpriz gösterileriyle de meşhurdur.

Karşıt Görüşlü Öğrenciler Cemiyeti: DTCF


Ankara’nın ortasında bağlı bulunduğu üniversiteden bile özerk olan bu fakültenin “orta bahçe” diye bilinen yerinde çıkan çatışmalar haberlerin “Karşıt görüşlü öğrenciler…” başlıklı bölümlerinde epey yer almıştır. Orta bahçede çatışma yoksa muhakkak kesişme vardır ve bu kesişmeler çatışmaya gebedir. Okulun tatil olup olmadığını uzaktan göz ucuyla bakınca anlayacağınız tek fakülte burasıdır. Haa bir de eğer uzun soluklu tatilleri seviyorsanız mutlaka burada okumalısınız.

Tunalı Hilmi Caddesi ya da sadece Tunalı


Eğer burayı kışın gördüyseniz kesinlikle yine kışın görmek isteyeceksiniz. Her şeyden önemlisi bir caddeyi kışın daha güzel yapan şeyin ne olduğunu merak eder durursunuz. Kar buraya ayrı yakışır. Cadde, Kuğulu’ya çıkar ve soğumuş ellerinizle simidinizi kuğu kardeşlerle paylaşırsınız.

Kuru ney la? Beypazarı kurusu


Ankara’nın kendine has lezzetlerinden biri olan bu yiyecek Ankara’yı ikiye böler. Öyle ki bu yiyeceği yüksekten Ankara’nın ortasına atsan bırakın ikiye bölmeyi, darmaduman eder. Diğer yandan da bir kısım Ankaralılar başka şehre gittiklerinde özleyebilecek kadar çok severken diğer bir kısım ise hiç sevmemektedir. Ankara’nın muğlak noktasıdır Beypazarı kurusu.

Tiyatro dendiğinde: Ankara Sanat Tiyatrosu


Nam-ı diğer AST. Birçok ustanın yetiştiği, yeni ustalar yetiştirdiği Ankara’nın tek köklü özel tiyatrosudur. Zamanında bazı oyunları devlet tiyatrosu oyunlarının önüne geçmiştir. Tiyatroya azalan ilgiye rağmen hâlâ kitlesini koruduğunu söyleyebiliriz. Herkesin ilk oyununu izlediği, tiyatrosever gençlerin seçmelerine girmeyi düşünüp vazgeçtiği, sayesinde genç yaşta sanata merhaba denilen Ankara’nın ve Ankaralıların tiyatrosu. Binalarına bir zeval gelmesin, perdeleri hiç kapanmasın.

Bıraktık işi gücü, saldır Ankaragücü!


Her ne kadar son dönemde düşürüldüğü durum Ankaragücümüze gitse de bir başka Ankara efsanesi takım da Ankaragücü’dür. Gençlerbirliği’nin aksine taraftarları hırçınlığı ile bilinir. Ne kadar hırçın olsalar bile bambaşka bir samimiyete sahiptir bu takımın taraftarı ne yüksekte gözü vardır, ne de sahada; tribün onların evidir.

Bonus: Turgut Uyar’ın Ankara’sı


Ankara üzerine çok şiir, Ankaralı çok da şair var. Biz İkinci Yeni’nin Ankaralısını, anılarımızın bir köşesinde mutlaka yeri olan Turgut Uyar’ı ve onun Ankara’sını aldık.

Bilirim Bir Kışa Hazırlanmayı

Semercilerin. Bakırcıların. Nalbantların. Arzuhalcilerin.
Kantarcıların ve demircilerin ve çilingirlerin.
Parmakçıların dinsizlik korkusu. Takunyecilerin.
Bir odada kalanların ölüm korkusu.
Bileycilerin, bezzazların ve ölü yıkayıcıların.
Ve pazarcıların. Gökyüzü korkusu.
Bütün garipliğiyle esnaf çarşılarının
ve uygunluğuyla ve yenilmişliğiyle
bir sancı gibi dolanır içimizi.
Yarı aç yarı tok dolaştığımız bir Ankara’da
Bir haşhaş gibi sanki. Bir acı su.
Bir yağmur cömertliğiyle Anadolu’dan
dolaşır içimizi
Onların akşamları.

Kaynak: 724mag.net

15 Eylül 2014 Pazartesi

Hangi Bisikleti Almalıyım? (9) Yollarda Pek Göremeyeceğiniz İlginç Bisikletler

Bu yazıda piyasada bulabileceğiniz fakat yollarda pek göremeyeceğiniz ilginç modeller ele alınacaktır.

Bisiklet modelleri, tasarımcıların zihinlerinde türlü şekiller alıyor. Bu mucitlerden kimisi bu tasarımları profesyonel olarak gerçekleştirirken, kimi amatör tasarımcılar ihtiyaçları doğrultusunda yeni modeller oluşturuyor. Alışılagelen bisiklet görüntüsü nedir; bisiklet dediğimizde zihnimizde oluşan görüntü kısaca iki tekerlekli mükemmel bir makinedir değil mi? Pekala o zaman biraz da bu modellere bakalım.

Tek Tekerlekli Bisikletler

Bu bisikletleri, televizyonda sirk gösterilerinde sıkça görürüz ama merak ederseniz, almak isterseniz artık ülkemizde de satılıyor. Ben binmedim, açıkçası korktum ama binebilen birini izledim ve yorumlarını aldım. Yaklaşık 10-12 metre kadar önümde sürdü delikanlı ve açıkçası yarım saatlik bir bisiklet yolculuğu kadar yorucu ve dikkat gerektirdiğini bildirdi. 170 euro ya ülkemizde bulmanız mümkün. Yabancı sitelerde unicycle diye aratarak bulabilirsiniz. Ben önermem 40 yaşında biri olarak ama farklı olmak isteyenler için uygun.

Üç Tekerlekli Bisikletler

Sıklıkla sahil kasabalarında ve gençliğinde bisiklete binmeyi öğrenememiş hanımefendilerin kullandığı bisikletlere aşinasınızdır az buçuk. Ancak Ankara ve İstanbul gibi şehirlerde rastlamanız zor, imkansız değil. Bu bisikletleri deneyenler eğer iki tekerlekli bir bisiklete binebiliyorlarsa bir sıkıntı ile burun buruna gelmiştir. Bu bisikletler ile hızla bir viraja girdiğinizde, iki tekerlekli bir bisikletteki gibi viraja doğru yatarsanız devrildiğini deneyimlersiniz. Mümkünse virajları yavaş dönmeli, bisiklete alışana kadar viraja girdiğinizde, virajın aksi istikametinde ağırlığınız vermelisiniz. Hiç bisiklete binmeyi bilmeyenler, bu bisikletlerle böyle bir sorun yaşamamaktadır. Sanırım, bu biz iki tekercilerin, alt beyine bisiklet hareketini çok önceden kodlamamızdan kaynaklanıyor.

Bu bisikletlerle yük taşımak, insan taşımak (bir nev’i yük) mümkündür.

Bisiklete küçüklüğünde bir üç tekerlekli bisikletle merhaba diyenler için daha sonrasında iki tekerlekli bisikletlere geçmeyenler için güzel nostaljik anlar sizi bekliyor derim.

Bir de aşağıdaki şekilde üç tekerlekli bisikletler var. Evet piyasada temini zor ama imkansız değil. Uzun tura çıkan ve bisiklet selesine oturmakta sıkıntı çekenler için güzel modeller. Bu bisikletlerin arkasına bir tur treyleri takıp uzun yola çıkmak keyifli olabilir.

Hatta bunların, iki tekerlekli ve ilk hareketi verene kadar sorun yaratan modelleri de mevcut.

Bu bisikletleri sürmek ilk hareketi verene kadar zor. Recumbent bisikleti derseniz karşınıza daha çok model ve tasarım çıkacaktır İnternette.

 

İki (daha fazla da olabilir) Kişilik ya da Tandem Bisikletler

Bir kitapta, birinci dünya savaşında, biri kollarını, diğeri bacaklarını kullanamaz duruma düşen iki arkadaşın çözümü bir bisiklet gibi okumuşluğum var ama şehir efsanesi de olabilir. Demek istediğim bisikletler işte böyle şeyler:

Bu bisikletlerin, şehir, tur, dağ versiyonları var. Ne kadar verimli orası tartışılır ama bisiklete binmeyi bilmeyen veya binemeyen insanlarla beraber hoşça vakit geçirmeniz mümkün. Hatta ülkemizde bir proje bile var; görme engelli arkadaşlarımız bu tüp biskletlerle açık havayı, hızı ve rüzgarı hissedebiliyorlar.

Kız arkadaşınızla romantik bir bisiklet sürüşü deneyimlemenizde mümkün ama bir tandem kullanıcısının bana altını çizerek söylediği ve ilk duyduğumdan bu yana yaklaşık 16 yıldır aklımdan çıkmayan bir öğüt var : “Tandem bisikletin yönetimi asla kadınlara bırakılmaz.” Cinsiyetçi bir yaklaşım gibi gelmişti bana ama yine de değerlendirmeye değer.

4 Tekerlekli Bisiklet

Bunlar gokart lar gibi bisikletler. Kullanmadım. Gördüm cazbetmedi açıkçası. 4 tekerlek 4 tane yere sürtünen yüzey demek. Bu ise yavaşlatıcı etki demek. Ama merak eden alıp/kiralayıp deneyimleyebilir ama nerelerde kiralanıyor benim bilgim dışında.

Dengeli, hayatınızı tehlikeye atmadan veya atarak sürebileceğiniz, keyif alacağınız, hava atıp farklı olduğunuzu göstermek isteyebileceğiniz birçok bisiklet tasarımından bazılarına değinmiş olduk.

Bu yazı dizisi Mehmet Levent tarafından kaleme alınmaktadır.



4 Eylül 2014 Perşembe

Hangi Bisikleti Almalıyım? (8) Elektrikli Bisikletler

Bu konuda, bisiklet görünümlü olan elektrikli bisikletleri el almakta fayda var. Scooter veya Moped şeklinde olan ve elektrikli bisiklet plakası iliştirilmiş taşıtları bu kapsamdan çıkaralım. Bilhassa sahil kenarlarında, sessizce ilkokul çocuklarının yanınızdan hızla geçip heyecana gark ettiği cihazları kastetmiyorum. Onlar benim nazarımda elektrikle çalışam motosiklet ve artık ehliyetle kullanılmaları gerekiyor. Hızlılar, tehlikeliler ve küçük çocuklar tarafından da tehlike arzedecek gibi kullanılıyorlar. Kastetiklerim ve benim elektrikli motosiklet dediklerim aşağıdakiler.

bsklet1

bsklet2

Elektrikli bisikletin esprisi, dışarıdan bisiklet gibi gözükmesi, bisikletler gibi vites ve dişlilere sahip olması, elektrik takviyesinin yokuş çıkışlarda veya artık efor harcamakta zorlanan bisiklet severlerin kullanacakları şekilde düşünülmüş olmasıdır. Elektrikli bisikletlerde pedal çevirirsiniz, akü bittiğinde bildiğiniz bisikletlerden farkı yoktur. Tek farkı bisikletin, kullanılan motor, aktarma parçaları ve aküden dolayı daha ağır olmasıdır.

Elektrikli bisikletler, normal eşdeğerlerinden yaklaşık ortalama 5-7 kilo daha ağırdır. Şekilleri ise aşağıdaki gibidir.

bsklet3

Evet yukarıdakilerden henüz yollarda görmedim.

bsklet4

Yukarıdaki model, şehir bisikleti. Ancak arka bagajın altında bataryalar mevcut. Ayna kolun orada da motor var.

bsklet5

Yukarıdaki bisiklet ise katlanan bir model.

bsklet6

Yukarıda ise flatbar bir yol bisikleti görülüyor.

bsklet7

Yukarıdaki model ise bir dağ bisikleti.

Yukarıdaki son iki modelde bataryalar kadro içinde gömülü.

Biraz ağır bir bisikleti takviye gereken yerlerde kullanmak isterseniz tercih edebilirsiniz ama çevreye duyarlı biri bu bataryaların işi bitince çöpe atılmadığından emin olmalı.

Bu yazı dizisi Mehmet Levent tarafından kaleme alınmaktadır.

Diğer bisiklet yazılarına bu kategoriden ulaşabilirsiniz:

http://www.suatsaygin.net/category/geziveyasam/bisikletyazilari/



22 Ağustos 2014 Cuma

Hangi Bisikleti Almalıyım? (7) Katlanan Bisikletler

Hangi Bisikleti Almalıyım Yazı Dizisi 7. Bölüm

Diğer Bisikletlere Kısaca Bakış / Katlanan Bisikletler

Son 5-6 yılın talep gören bisikletleri de katlanan bisikletler. Üreticiler katlanan bisikletleri bisiklet sürmesini bilen tüketicilere sunuyorlar. Yeni bir olgu değil katlanan bisikletler ancak son zamanlarda pazar ihtiyacına cevap veriyorlar. Şöyle arabanızın bağajında bir tane olsa fena mı olur? Ya da eviniz metroya yürüyerek biraz uzak ama bir bisikletle uğraşmak işten bile değil. İşte böyle durumlar için talep gören bisikletler. Katlanır (katlanan) bisiklet üreticileri, tanıtım videolarında, şehir içinde kısa mesafelerde ve başka ulaşım araçlarını da kullanacak şehirlileri hedef alan reklamlarla duyurdular bu ürünlerini ve ürün çeşitliliği birden bire arttı. 16-20″ teker çaplı minik görünümlü ama kullanıcı dostu bisikletlerden, 26-28″ teker çaplı tam boy diyelim, o bisikletleri bile katlanır halde bulmak mümkün hale geldi. Şehire sıkışmış bir pazarlama mantığını dağ tepe her yere giden modellerle çeşitlendirdiler.

Bir kaç model resmi sizler için aşağıdaki gibi;

 

 

Bu bisikletlerin, gidon tasarımları modellere özgüdür ve çoklukla katlanabilen pedallar kullanırlar. Bir bisiklette, bisiklet boyunca sağlı sollu çıkıntılık yapan parçalar bu ikilidir. Çözümler de bu parçalar üzerinde ağırlıklı olmuştur.

Pedallar markadan markaya farklılık gösterse de, tasarım olarak aşağıdaki şekildedir:

Katlanınca pedallar gövdeye paralel olur, çıkıntılık yapmaz ve katlamada, saklamada ve taşımada kolaylık sağlar.

Çamurluklu/çamurluksuz, vitesli/vitessiz, sadece arka vitesli/ hem ön hem arka vitesli modelleri mevcuttur.

Uzun yolları keyifle kateden kullanıcıları beni mazur görsünler ancak ben bir tane edindim vakti zamanında ancak keyif alamadım. Öncelikle belirli bir amaca ve ihtiyaca yönelik, belirli mesafelerde hayatı hızlandırmak ve rahatlatmak için tasarlanmış oldukları için, bir yol veya bir dağ bisikletinin yerini dolduramıyor maalesef. Ama yine de, hayatınıza renk katacağını, bakışları üzerinize çekeceğini garanti ederim. İlk önce o cüsse ile bir çocuk bisikletine bindiğinizi sanan alaycı bakışların, “vay çok iyi fikir nereden alabilirim?” soruları ile yer değiştireceğine şahit olmuşluğum var.

Daha büyük bisikletler ile yaklaşık aynı ağırlıktalar maalesef. Bu bisikleti daha sağlam yapmak için kullanılan malzemeler ve malzeme kalınlıkları ile ilgili. Çok hafif olanları ise şaşırtıcı şekilde pahalı.

(Bu yazı dizisi Mehmet Levent tarafından kaleme alınmaktadır.)

Diğer bisiklet yazılarına bu kategoriden ulaşabilirsiniz:

http://www.suatsaygin.net/category/geziveyasam/bisikletyazilari/



20 Ağustos 2014 Çarşamba

Hangi Bisikleti Almalıyım? (6) Tur ve Şehir Bisikletleri

Hangi Bisikleti Almalıyım yazı dizisi 6. bölüm

Diğer Bisikletlere Kısaca Bakış  /  Tur ve Şehir Bisikletleri

İki gruba ayırdım ben bisikletleri ama bisiklet mağazalarına gittiğinizde başka başka bisiklet türleri ile karşılaşırsınız. Hepsi bu iki tip bisikletten türemiştir diyebilirim. Tur bisikleti, şehir bisikleti, freeride bisikletler (BMX), tandem bisikletler, dağ iniş bisikletleri, katlanabilen bisikletler, elektrikli bisikletler, üç tekerlekli bisikletler, tek tekerlekli bisikletler, yatarak veya uzanarak sürülebilen bisikletler, taşımacılıkta kullanılan bisikletler, çocuklar için bisikletler, taytay bisikletler diye liste uzayıp gidiyor.

Sıkça karşılaşacağınız bisiklet çeşitlerinden, resimlerde rastlama olasılığınız olan bisikletlere kadar sırasıyla tanıtımlarımıza devam edelim.

şehir bisikleti

Tur ve Şehir bisikletleri

Yağışlı yollarda, ıslak zeminde ya da bisikletin gidebileceği çamurda gitmeniz gerekiyorsa ya da yolda sizi, su namına ne beklediğinizi bilmiyorsanız; tekerleklerin üzerindeki merkez kaç kuvveti ile yoldaki suyun, üzerinize veya taşıdığınız yüke gelsin istemiyorsanız size bir çift tekerlek çamurluğu lazım. Şehirde veya turda yük taşımak istiyorsanız, yanınızada bulunmasını istediğiniz tüm detayları elde bir torbada taşımak istemiyorsanız ya da uzun yolda sırt çantası sırtınızda terden şelaler oluşturacağını tahmin ediyorsanız bu yükleri taşımak için size bagaj ve bu bagajlara uygun heybeler ve çantalar lazım. Yeni nesil otomobillerdeki sürücü ve yolcu kabini içerisindeki tahmin edilemez yerlere gizlenmiş saklama gözleri gibi, bisiklet için de oldukça çok çeşitte çanta, heybe ve taşıma çözümleri mevcut. Bu konuları ise ayrıca ele almayı umuyorum.

Bir şehir bisikleti yaklaşık şu görünümlerde karşımıza çıkar:

Şehir Bisikleti

Şehir Bisikleti

Şehir Bisikleti

Bu bisikletler, dağ bisikletlerinden önce de yollarda gördüğümüz ancak günümüzde dağ bisikleti yapısından türeyen bisikletlerdir. Tekerlekler 26” ila 28” çapında, kalınca lastiklidir. Lastikler, yol lastikleri gibi dişsiz, dağ lastikleri gibi çok dişli değildir. Üzerlerinde, suyu atacak kanallarla beraber ağırlıklı olarak yol lastiklerini andırır. Ancak gözle görülür şekilde yol lastiklerinden kalındır.

lastik

Jantları dağ bisikletleri jantlarına benzer. Lastiklerle uyumlu olacak şekilde kalındır.

Maşa, amortisörlü veya amortisörsüz olabilmektedir. Ancak şehir kullanımı için amortisör sizler için fazladan ağırlık olacaktır.

Vites çeşitliliği açısından bu bisikletlere özgü arka tekerlek göbeği içerisine gömülü vitesler vardır.

Bu vitesler teker göbeği içindedir. Tek bir dişli bulunur arka tekerde. Yaklaşık görüntüsü bu şekildedir. Teker göbeğinin kalınlığına dikkat edin lütfen. Vites değiştiren mekanizma bu kalın göbeğin içindedir.

teker

Tek bir vites kolu ile bu vitesleri değiştirmeniz mümkündür. Bu ve bir çok vitesi ileride inceliyor olacağız.

Şehir bisikletlerinde, dağ bisikleti vites sistemleri de sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak bu tür bisikletlerde aynakol dişli oranları, dağ bisikletlerinde en büyük dişli 44 diş ile sınırlı iken, bu tip bisikletlerde 48 diş şeklindedir. Bu ise bir tur pedal çevirdiğinizde yaklaşık yüzde 10 daha fazla yol gitmenizi sağlar.

Bu bisikletlerin kadrolarında ve sabit maşalarında, bagaj takmak için vida yuvaları bulunur. Bunlar kadronun arkasında selenin altındaki tekerleğin iki yanındaki çubuklarda ve arka tekerin kadroya bağlandığı yerin hemen üzerinde yer alır.

kadro

Sabit maşalarda da ön bagajın takılması için montaj vida delikleri vardır.

bagaj

Bu bagajlar, kullanacağınız heybelerin veya türevlerinin dönen tekerleklere sürtmesine mani olacak şekilde tasarlandığını ileride inceliyor olacağız.

Benim nazarımda standart bir şehir bisikleti, sabit maşalı, kalın jantlı ve şehir bisikleti için uygun kalınca lastikli, çamurlukları ve arkada bagajı olan, dağ bisikletlerinde kullanılan vites sistemine sahip ve tercihen v-frenli bisikletlerdir. Bunun dışındaki her değişiklik, belirli ihtiyaçlara göre tüketici beğenisine sunulmuş seçeneklerdir. İyive bir şehir bisikleti, yaklaşık olarak 14 kilo civarından başlar ve kullanılan malzeme kalitesine göre ağırlığı artar. Kalitesiz bir şehir bisikleti oldukça ağırdır.

Tur bisikletleri ise, yarış bisikletlerinden türemiş seçeneklerdir.

Şu şekillerde karşımıza çıkar;

tur bisikletitur bisikletitur bisikleti

tur bisikleti

Genelde 28” (28 inç) tekerlek çapına sahip, ince lastik kullanılan bisikletlerdir. Yukarıdaki fotoğraflarda görüleceği gibi, drop bar gidon, düz gidon veya kelebek gidon kullanırlar. Yol bisikleti vites sistemlerinin ağırlıklı olarak kullanırlar.

Bir tur bisikleti standart olarak, yol bisikleti parçalarını ağırlıklı kullanan bisiklet türüdür.

Bu iki türü, şehir ve tur bisikletini bir arada anmamın amacı, birbirlerine çok yakın hatta birbirinin parçalarını rahatlıkla kullanan bisikletler olmalarından ileri gelmektedir. Amortisörlü bir şehir bisikleti ile tur bisikleti jantlarını ve hidrolik disk frenleri bir arada kullanmanız mümkündür. Bir şehir bisikleti kadrosu ile tur bisikleti vites sistemini kullanmanız olasıdır.

(Bu yazı dizisi Mehmet Levent tarafından kaleme alınmaktadır.)

Diğer bisiklet yazılarına bu kategoriden ulaşabilirsiniz:

http://www.suatsaygin.net/category/geziveyasam/bisikletyazilari/



Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine

  Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine