14 adet iphone, ipad ve MAC bilgisayar kullanılarak hazırlanan oldukça ilginç bir aşk hikayesi videosu.
Çok akıllıca tasarlanmış, zamanlaması da iyi ayarlanmış.
Övgüyü hak ediyor bence. İyi seyirler…
Iphone Love Story
14 adet iphone, ipad ve MAC bilgisayar kullanılarak hazırlanan oldukça ilginç bir aşk hikayesi videosu.
Çok akıllıca tasarlanmış, zamanlaması da iyi ayarlanmış.
Övgüyü hak ediyor bence. İyi seyirler…
Iphone Love Story
Leonardo Dalessandri isimli İtalyan bir gezginin 20 günlük Türkiye seyahati sonucu elde ettiği görüntülerden oluşan 4 dakikalık harika bir video.
20 günde 3500 km gezmiş ve İstanbul, Kapadokya, Pamukkale, Efes ve Konya’dan seçtiği görüntüleri bir video şeklinde hazırlamış. Daha önceki seyahatlerinde oluşturduğu diğer videoları izlemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Artık ailemizin neredeyse her bireyinde akıllı telefon var. Mobil teknolojiler sayesinde her daim bağlantı halindeyiz. Biz böyleyken kediler akıllı telefon kullansa nasıl olurdu acaba?
Microsoft, Nokia Lumia 930 modelini tanıtmak için bir yarışma düzenlemiş ve yarışmada ipi göğüsleyen video, tamamen Nokia Lumia 930 ile çekilmiş. 20 Megapiksel kameraya sahip telefon ile çekilen videoyu Mia Mullarkey kazanmış ve videonun son hali Microsoft ile birlikte hazırlanmış.
Kamera konusunda Nokia’nın eline kimsenin su dökemeyeceği bir gerçek, ilk zamanlardan beri Nokia kamerası üstünlüğünü koruyor fakat akıllı telefon konusunda treni kaçırdıkları için şimdi bu haldeler.
Video, anne kedi-baba kedi ve sevimli yavrularının bir hikayesini anlatıyor:
http://www.youtube.com/watch?v=myXJDuv_gAE
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Maven ismini verdiği uzay aracını, yaklaşık on ay süren 711 milyon kilometrelik yolculuğun ardından Mars’a ulaştırmayı başardı.
Mars Atmosfer ve Değişken Evrimi anlamına gelen Maven (Mars Atmosphere and Volatile Evolution) robotik uzay aracı, Kızıl Gezegen’in yörüngesine başarıyla girdi.
NASA Bilim Araştırmaları Başkanı John Grunsfeld, “İnanılmaz bir ana tanıklık ettik” diyerek duyduğu heyecanı dile getirdi.
Uzmanlar altı hafta boyunca Maven’in irtifasını ayarlamaya çalışacak. NASA’nın Mars’a gönderdiği 10. uzay aracı olan Maven, daha sonra Mars’ın üst atmosferini araştırmaya başlayacak. 671 milyon dolarlık uzay aracı, araştırmalarını Kızıl Gezegen’e inmeden yörüngeden yapacak ve bir yıl boyunca veri toplayacak.
ABD’nin Cape Canaveral Üssü’nden 18 Kasım 2013’te fırlatılan Maven, Dünya’nın komşusu Mars’ın milyarlarca yıl önce sıcak bir gezegenden nasıl soğuk bir gezegene dönüştüğüne ışık tutacak.
https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=1Hm8b-L62y4
Mars’ın, bir zamanlar Dünya’ya benzer ve sıvı halde su barındırabilecek kadar kalın bir atmosfere sahip olduğu sanılıyor. Geçmişteki bir olay nedeniyle şimdiki soğuk çöl görünümüne bürünen Mars’ın atmosfer kalınlığı, Dünya atmosferinin yüzde biri kadar.
Mars’ın yörüngesinde halihazırda NASA’ya ait Mars Yörünge Kaşifi ve Mars Odyssey ile Avrupa Uzay Ajansı’na (ESA) ait Mars Express uyduları da bulunuyor.
Mars ile ilgili diğer yazılar da ilginizi çekebilir:
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’ne (NASA) ait Maven uzay aracı, yaklaşık on ay süren 711 milyon kilometrelik yolculuğun ardından Mars’a ulaştı.
NASA, Mars Atmosfer ve Değişken Oluşum (Mars Atmosphere and Volatile Evolution – Maven) robotik uzay aracının Kızıl Gezegen’in yörüngesine başarıyla girdiğini açıkladı.
NASA Bilim Araştırmaları Başkanı John Grunsfeld, “İnanılmaz bir ana tanıklık ettik” diyerek duyduğu heyecanı dile getirdi.
Uzmanlar altı hafta boyunca Maven’in irtifasını ayarlamaya çalışacak. NASA’nın Mars’a gönderdiği 10. uzay aracı olan Mavel, daha sonra Mars’ın üst atmosferini araştırmaya başlayacak. 671 milyon dolarlık uzay aracı, araştırmalarını Kızıl Gezegen’e inmeden yörüngeden yapacak ve bir yıl boyunca veri toplayacak.
ABD’nin Cape Canaveral Üssü’nden 18 Kasım 2013’te fırlatılan Maven, Dünya’nın komşusu Mars’ın milyarlarca yıl önce sıcak bir gezegenden nasıl soğuk bir gezegene dönüştüğüne ışık tutacak.
Mars’ın, bir zamanlar Dünya’ya benzer ve sıvı halde su barındırabilecek kadar kalın bir atmosfere sahip olduğu sanılıyor. Geçmişteki bir olay nedeniyle şimdiki soğuk çöl görünümüne bürünen Mars’ın atmosfer kalınlığı, Dünya atmosferinin yüzde biri kadar.
Mars’ın yörüngesinde halihazırda NASA’ya ait Mars Yörünge Kaşifi veMars Odyssey ile Avrupa Uzay Ajansı’na (ESA) ait Mars Express uyduları da bulunuyor.
Kaynak: http://www.haberdiyarbakir.com/nasa-maven-marsa-ulasti-64834h/#ixzz3E2W3sQ00
Apple’ın hazırladığı oldukça güzel bir perspektif çalışması..İzleyin…
Daha önce paylaştığım bu yazı da ilginizi çekebilir, benzerlikler içeriyor.
Slovokyalı mucit Stefan Klein, son 20 yılını adayarak uçan araba, orjinal ismiyle Aeromobil, isimli aracı ortaya çıkardı.
Klein, şu an ürettiği aracın 3. versiyonu üzerinde çalışıyor. Video’da da göreceğiniz üzere araç 2 kişilik, yerde 875 km ve havada 700 km kadar yol alabiliyor. 100 beygir gücündeki araçla karada 160 km/s ve havada 200 km/s hıza ulaşılabiliyor. Uygun bir ortam bulduğunda havalanmak için 130 km/s hıza çıkması gerekli.
Bu aracın malum trafik problemimize çözüm olmayacağı aşikar. Zaten Klein de bunu iddia etmiyor fakat yine de insanlar için değişik bir teknoloji ve isteyen bunu kullanabilir. Örneğin günümüzde kısa mesafeler için küçük uçaklar tercih ediliyor. Bunun gibi durumlar için bu araç güzel bir uygulama.
Aeromobil’e ait internet sitesinde daha önceki versiyonlar ve şimdiki modele ait bilgiler mevcut. Buraya aracın teknik özelliklerini almak istiyorum:
Görüldüğü üzere yakıtı da fena değil…Bu arada Stefan Klein, 3-4 Aralık 2014 tarihinde İstanbul’da yapılacak Pazarlama Zirvesi için Türkiye’ye gelecek ve aracını ve yaşadıklarını tanıtacak, meraklısı izleyebilir.
Tabii bu araç 2 kişilik olduğu için kişisel kullanımdan öteye gidemez ama yine de heyecan verici olduğunu söyleyebiliriz. Çinli TBS şirketinin üzerinde çalıştığı toplu taşıma sistemi sanırım bu anlamda trafik yoğunluğuna çare olabilir. Tabii bu projenin hayata geçebilmesi için altyapının da düzenlenmesi gerekiyor:
http://youtu.be/rgXX3gOAdlw
İstanbul için bu proje düşünülebilir…
Apple‘ın merakla beklenen ürünü Iwatch, 9 Eylül’de yapılacak Iphone 6 lansmanında belki tanıtılabilir. Iphone 6 ve değişik Iwatch tasarımları için bu yazıya bakabilirsiniz. Birkaç yıldır çıktı çıkacak beklentisiyle ürünü merak edenler üzerinde yoğun bir merak uyandıran Apple, bir söylentiye göre de gelecek yıl Iwatch’u satışa çıkarabilir. Bu arada rakiplerinin değişik ürünleri piyasa çıkmış durumda.
Yapay Zeka ile 2025 Yılında Hayatımızda Neler Değişebilir? yazımızda özellikle 2025 yılında hayatımıza girecek teknolojilerden bahsetmiştik. Bu yazıda paylaştığım Iwatch Future Technology videosu tam da bu özellikleri gösteren konsept bir çalışma. Burada bahsedilen teknolojilerin sadece kolumuza takacağımız Iwatch ile değil elimizdeki telefon ve tabletle de olacağı kesin. Akıllı ev, akıllı güvenlik sistemleri, hologram ekranlar gibi teknolojileri yakın zamanda kullanabileceğimizi düşünüyorum.
Cam tavanlı uçağı hep hayal etmişimdir. Cam tavanlı araba varken uçak neden olmasın? Gece yolculuğu yaparken galaksimizi tüm çıplaklığıyla aşağıdaki resimdeki gibi görmek muhteşem olmaz mıydı?
Airbus firması böyle bir uçağın tasarımı ile meşgul fakat ancak 2050 yılında hizmete sunabileceğini söylüyor. Uçağın tavan tasarımı için kuşların hafif ama güçlü iskelet yapılarını inceliyorlarmış.
Bu tür tasarımlara örnek olarak Fransız kökenli Technicon Design firması, özel jetler için tasarladığı bir ürünle ödüle layık görülmüş. Bu tasarımda cam tavan değil, uçağın dışına konulan birçok kamera yardımıyla istenildiği takdirde pencere kısmında görüntüleri görebiliyorsunuz. Tabii pencere yerine dijital ekranlar yerleştirilmiş, bu sayede isteyen yolcu 360 derece panoramik görüntüler elde edebiliyor.
Dijital pencerelerin enerjisi güneş panellerinden sağlanıyor ve tabii pencereler çıkarıldığı için uçak daha da hafiflemiş oluyor. Firmanın konseptle ilgili videosunu aşağıda izleyebilirsiniz.
Uçakla seyahat ederken merak ettiğim bir konu var ve cevabını hala bulabilmiş değilim. Bir gece vakti, şehirden uzak köy veya özellikle yayla gibi bir yerde binlerce yıldızı görme şansımız oluyor, şehirdeyken ışık karmaşası nedeniyle bunu pek göremiyoruz. Peki uçakla gece giderken 10.000m. Yükseklikte yıldızlara daha da yaklaşmışken pencereden neden bu muhteşem manzarayı göremiyoruz? Hadi biz yatay bir şekilde bakıyoruz, peki pilotlar da mı bunu göremiyor? İşte cam tavanlı uçak hayalim buradan ortaya çıkmıştı. Cevabı bilen varsa yorumunu bekliyorum:))
Ölümün kıyısından dönmek, şans/tesadüf gibi görünse de aslında vaktin gelmediğinin bir göstergesidir. İnsanoğlunun bu dünya üzerindeki macerası bir şekilde sona erecek. Eskiden bu, attan düşmeyle veya başka bir şeyle oluyordu, şimdi de araba, uçak, tren vb gibi araçlarla oluyor. Veya hastalıkların seyri değişiyor. Her ne olursa olsun doğan herkesin ölüm saati bellidir.
İş ve işçi sağlığı ve güvenliği eğitimlerinde anlatılan bir konu vardır: ramak kala
Kaza öncesi yaşadığımız ramak kala olaylarının ortalama istatistiklerini çıkarmışlar:
Gün içinde, örneğin trafikte, yaşadığımız “az daha çarpıyordum” tarzı hareketlerin 300’ü kazaya yakın (ramak kala) olarak değerlendiriliyor. 300 ramak kala, 29 küçük kaza ve en son 1 büyük kazaya sebep olabiliyor. Bu yüzden ramak kalaları ne kadar azaltabilirsek kaza riskimizi o kadar azaltabiliyoruz.
Şimdi ölümün kapılarını çaldığı insanları gösteren 12 GIF’i görelim:
Yolunu şaşıran araba
Otobüsün arkasından çıkarken dikkat
Güneşlenirken de rahat yok
Son videosu olabilirdi
Abi ne yapsın?
İhtiyaç molası için daha iyi bir yer seçilmeli
Ummadık taş baş yarar…
Son anda karşıya geçmekten vazgeçtim…
Sollamasam mı acaba?
Kırmızı ışıkta bile rahat yok.
Timsah kapabilir
Yanımdan ne geçti ?…
Yaşadığımız çevrenin bir dokusunu oluşturan sesler ve hayatımızın her köşesindeki müzik, farketsek de etmesek de; evde,işte,okulda,araçta,tatilde,sevinçte ve hüzünde bizle beraber. Müziğe ilgi duyan insanlar hayatlarının bir döneminde bir müzik enstrümanı çalmak isterler. Müzik kişilik ve doğuştan gelen yatkınlık ile yakından ilişkilidir. Genellikle müzik ve enstrüman eğitimi alan bir kişi enstrüman çalabilmekte ya da doğru şekilde şarkı söyleyebilmekte ve sesini kullanabilmektedir.
Gitar çalmak isteyen ve hangi gitarı seçeceğini düşünenler için bu yazıda birkaç fikir vereceğim.
Gitarlar; Klasik Gitar, Elektro (Elektrik) Gitar, Bass Gitar ve Akustik Gitar olarak 4 ana başlık altında toplanabilir. Tabi bu başlıklar altında da kullanım özelliklerine göre gruplara ayrılıyor.
Klasik Gitar:
Genellikle İspanyol ezgilerinin duyulduğu enstrümandır. Ülkemizde kumsallarda ateş başında Akdeniz Akşamları şarkısı ile akla gelen gitardır 🙂 (Çoğu gitarist bu şarkıyı duyunca kaçıyor artık). Bu gitarı herhangi bir anfiye ihtiyaç duymadan akustik olarak akor basıp şarkı söylemek isteyenler, Klasik eserleri çalmak isteyenler, Flamenko gibi tarzlarda ilerlemek isteyenler seçebilir. Genellikle gitar çalmak isteyenlerin büyük çoğunluğunun tercih ettiği ilk enstrüman budur.
Klasik gitar hakkında fikir edinebileceğiniz güzel bir video:
Elektro Gitar:
Rock, blues, metal ve türevleri tarzların hayat bulduğu, dalgalı deniz misali hırçın bir ruh taşıyan gitar çeşididir. Bu gitarı çalmak için önce bulunduğunuz yerde elektrik olmalı; kumsalda takayım sırtıma her an çalmaya hazırım gibi bir durum maalesef mümkün değil. Distortion gibi tonların ,Klasik gitara göre farklı çalınış biçimi ile duyulduğu bu gitar için anfi ve tonların oluştuğu pedal/pedallar gerekli. Solo karakteri öne çıkan bu gitar biraz daha maliyetli ve daha fazla çalışma gerektiren ancak haz olarak daha çok doyuma ulaştırabilen bir müzik aleti.
Duyguların parmaklardan kulaklara rahatça aktarıldığı bir enstrüman:)
Bas Gitar:
Müziğin alt yapısı ve en önemli bütünleyicisi olan ritim ile bütünleşik olan bas sesleri oluşturan enstrümanlardan biridir. Bas gitarın varlığı çok olmasa da, yokluğu anında farkedilir ve müzik bir anda rahatsızlık vermeye başlar. Müzikte daha geri planda gibi duran bas gitar, seçim aşamasında tamamen kişinin tarzına ve zevkine hitap eder. Solo çalmak isteyen bir kişinin tercihi olmayıp, müzikte ritmi hisseden ve o yürüyüşü seven müzisyenlerin gönül bağı kurduğu ağır enstrüman…
Ritim duygusu ön planda..
Akustik Gitar:
İsminden de belli olduğu gibi daha çok akustik kullanıma (anfi vb ekipman ihtiyacı olmadan) hitap eden, şarkı söyleyene ya da solo enstrümana akor ile eşlik eden bunun yanı sıra solo da çalınabilen, klasik gitara göre daha geniş, büyük ve telleri çelik olan enstrümandır. Klavyesi biraz sert olabiliyor elleri acıtabilir ama tınısı da çok hoş , seçim aşamasında kişinin zevkine kalmış..
Ninja tercihi parmakları kesiyor en nihayetinde…
http://www.youtube.com/watch?v=OsZOZaLLxgY
Sonuçta seçeceğiniz enstrüman kendinizi yansıtacağınız, psikolojik ve sosyal yaşamınızı geliştireceğiniz bir iletişim aracı olacaktır. Öğrenme aşamasında en sıkıldığınız ve bunaldığınız noktadan hemen sonra enstrümanınızdan ezgilerin çıkmaya başlayacağını aklınızdan çıkarmayın ve vazgeçmeyin. Müzik dolu günler dilerim.
BONUS: Seçim için önemli bir diğer kriter daha 🙂
(Bu yazı Hakan Sakaoğlu tarafından kaleme alınmıştır.)
İki yıl önce Ağustos ayında Mars‘a iniş yapan Curiosity (Meraklı) isimli araç, Mars’taki 2. yılını doldurdu.
Nasa tarafından gönderilen aracın iniş anını ve Nasa personelinin heyecan ve sevincini aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz:
26 Kasım 2011’de dünyadan ayrılan ve 253 günlük yolculuk sonrası Mars’a iniş yapan Curiosity, yaklaşık 900 kg ağırlığında ve bugüne kadar Mars’a gönderilen en gelişmiş uzay aracı. 12’den fazla kamerası, meteoroloji istasyonu, sondaj ile çevreyi “tadarak ve koklayarak” inceleyecek cihazlara sahip Curiosity, radyoaktif plütonyumun parçalanması sonucu açığa çıkan enerjiyle yolculuğunu tamamladı.
Mars’taki çalışmalarının 2. yılını kutlayan Curiosity için Nasa, Curiosity’e gönderilmek üzere posta kartları hazırladı!!
Nasa’nın web sayfasından gönderilebilen bu posta kartları için bu adrese tıklayarak ilgili sayfaya gidiyor ve kartı gönderiyorsunuz.
Ben de bir tane gönderdim :))
1- Önce posta kartını seçiyorsunuz:
2- Sonra iletilecek mesajınızı yazıyorsunuz: (Marslılara Ankara’dan selam söyle :))
3- En son mesajınızı gönderiyorsunuz.
Ben kartı gönderirken toplam gönderen sayısı 8450 idi. Adres de çok güzel : Gale Krateri 80612 Mars 🙂
Mars’la ilgili güncel bilgiler almak için Nasa’nın Mars sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
İphone ve ipad’lerinizden Mars’ı incelemek için bu uygulamayı indirebilirsiniz.
Dünyamızın uydusu Ay’ın 4.5 milyar yıllık muhteşem yolculuğunu izleyin.
Nasa tarafından hazırlanan oldukça ilginç bu video, 4.5 milyar yılda meteorların Ay’a çarpışını, büyük volkan patlamalarını ve kraterlerin oluşumunu gösteriyor ve günümüze kadar ulaşıyor.
13.5-14 milyar yaşında olduğu varsayılan evrenimizde Ay’ın oluşumu görece daha sonra gerçekleşmiş. Aslında yaklaşık 50-100 bin yıldır dünya üzerinde yaşayan biz insanoğlunu düşündüğümüzde de 4.5 milyar yıllık gelişim muhteşem bir süre.
Evrenimizin büyüklüğüyle ilgili seyahate çıkmak için bu videoyu izleyebilirsiniz.
İlgi çekici diğer NASA videoları içinse bu linke tıklayabilirsiniz.
“Herkese, her yerde, dünya standartlarında ücretsiz eğitim” sloganıyla Amerika’da hayata geçen Khan Academy, artık Türkçe içerikli videolarıyla öğrenci ve öğretmenlerin kullanımına sunulmuş durumda.
Başka şehirde bulunan kuzenlerine matematik derslerinde yardım etmek için Youtube’a video hazırlayıp koymakla başlayan Salman Khan, videolar arttıkça bir süre sonra öğrenci ve öğretmenlerin bunlardan faydalandığını görmüş ve bir sistematik oluşturarak işini bırakıp bu projeye gönül vermiş.
Önce matematikle başlayan bu dersler, zamanla fizik, kimya, biyoloji ve daha bir çok dala uzanmış. Ders çalışmaktan ve ödevden sıkılan öğrenciler için ilk başta pilot uygulama olarak bir okulda bu dersler denenmiş. Öğretmenlerin uzaktan ve tabii sınıfta takibini sağlayan sistem, konuyu anlamadan bir diğerine geçmiyor. Pilot uygulama sonunda proje başarılı olmuş, hem öğrenci hem de öğretmenler tarafından çok beğenilmiş.
Mesleğini bırakarak bu işe gönüllü olarak başlayan ve Khan Academy‘i kuran ekibe, Microsoft‘un sahibi Bill Gates de destek vermiş. Her ay yaklaşık 10 milyon öğrenci, öğretmen, veli, ev hanımı vs tarafından izlenen yaklaşık 5000 kadar videonun şimdilik 2810 tanesi Türkçe. Milli eğitim Bakanlığı ile yapılan ortak çalışma ile de derslerin okullarda öğrencilere sunulması güzel bir çalışma olmuş.
Türkçe içeriğe sahip siteye buradan ulaşabilirsiniz.
Matematikle başlayan bu serüven, ortaokul matematiğinden fen bilimlerine, sanat tarihinden üniversite düzeyinde finansa kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Aşağıda 2011 yılında Salman Khan tarafından yapılan TED konuşmasını izleyerek projenin ilk adımlarıyla ilgili detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.
Son birkaç yıldır çocuklarımızın elinden düşürmediği tabletlerde Khan Academy videolarını izleterek matematik ve başka konuları onlara sevdirebiliriz kanaatindeyim.
Ayrıca; Scratch ile Çocuğunuz Kod Yazsın
Scratch adı verilen proje ile 5-8 yaş arası çocuklar kendi oyun, animasyon ve hikayelerini oluşturup paylaşabiliyor.
MIT Media Lab, Tufts Universitesi ve Playful Invention Company (PICO) işbirliğiyle yapılan bu çalışmada web üzerinden ve IPAD‘lere yükleyeceğiniz uygulama ile çocuklarınız özgürce kendi kodlarını otomatik olarak oluşturabiliyor.
Önce 8-16 yaş arası için tasarlanan Scratch projesi, 5 yaşındaki çocuklardan eğitmenlere her yaştan insan tarafından kullanılıyor. 150 farklı ülkede ve 40 farklı dilde kullanılabilen bu program, özellikle 5-8 yaş arası çocukların zihinsel gelişimlerine, okuma-yazma aktivitelerini geliştirmeye yarıyor. Bu videoda detayları görebilirsiniz.
Scratch ile çocukların kodları basitçe öğrenmesi, dizayn ve problem çözme yetkinliklerini geliştirirken kendi yaptıkları hikaye-oyun-animasyonlar matematik ve dil öğrenimlerini de geliştiriyor.
Türkçe desteği de bulunan projeye web üzerinde ulaşmak için tıklayın.
IPAD’e indirebilmek için tıklayın.
Bilişim Teknolojilerine Farklı Bir Bakış
Konuyla ilgili olarak birkaç şey söylemek isterim:
Ülke olarak teknolojiye çok meraklıyız, çıkan ürünleri hemen alıyor ve kullanıyoruz fakat teknoloji üretiminde maalesef geriyiz. Bu anlamda ülke politikası olarak gençlerimize bilişim açısından yatırım yapmalıyız. Okullarda dağıtılan tabletler güzel ama içindeki programları biz yazsak fena mı olur?
Aşağıdaki videoda Amerika Başkanı Obama’nın okul ve sivil toplum kuruluşları ile yaptığı bilişim toplantısı sonrası söyledikleri ve bizim yöneticilerimizin konuya bakış açısını bulabilirsiniz. Fazla yorum yapmıyorum.
Sizin yorumlarınızı bekliyorum.
Altıncı His Teknolojisi, dijital bilgiyi kullanarak fiziksel dünyamızı daha zenginleştirmeye yarayan giyilebilir bir teknoloji. Bu teknolojiyi bulan Pranav Mistry, MIT Media Lab‘da çalışan bir Hintli.
Google Glass ile hayatımıza girmeye çalışan giyilebilir teknoloji kavramı, aslında tahminlerimizden öte yeniliklere açık. Google Glass, bize sadece bir gözlük yardımıyla hayatımızı kolaylaştırabilecek bir ürün sunuyor.
Altıncı His Teknolojisi sahibi P.Mistry şu düşünceden yola çıkmış: “Yaşantımızdaki günlük objeler ve jestler hakkındaki bilgimiz ve onları kullanma biçimimiz, dijital dünyayla olan etkileşimimize nasıl uyarlanabilir?… Klavye ve fare kullanmak yerine, neden bilgisayarımı fiziksel dünyayla etkileşim kurduğum şekilde kullanamayayım?”
Bilgisayarın faresi ile başlayan bu araştırma, kağıtlara aldığımız notları SMS ile göndermeye, 3 boyutlu çizim yapabilen kalemlerden uçak biletini kullanarak Google Maps’de arama yapmaya kadar birçok alana yayılmış. Daha fazla detayı yukarıdaki TED konuşmasında bulacağınız için buraya yazmıyorum.
İlgimi çeken en önemli konu da, konuşmanın sonunda P.Mistry’nin bu teknolojiden zengin olmak değil herkesin kendi Altıncı His cihazını yapabileceği açık kaynak kodlu bir sistemi yapacağını söylemesiydi.
Projeyi kendi web sitesinden incelemek için Pranav Mistry
Nasa Goddard tarafından yayınlanan ve son 5 yıldır en çok izlenen 16 video.
Goddard Uzay Uçuş Merkezi (Space Flight Center), 1 Mayıs 1959’da NASA’nın ilk uzay uçuş merkezi olarak kurulmuş NASA’ya ait büyük bir uzay araştırma laboratuvarı.
10 büyük Nasa merkezinden biri olan Goddard Uzay Uçuş Merkezi, ismini ABD’deki modern roketlerin öncüsü olarak bilinen Dr. Robert H. Goddard (1882-1945) ‘dan alıyor ve bu merkezde yaklaşık 10.000 kişi çalışıyor.
Yapılan çalışmalarla ilgili birbirinden güzel videolar hazırlıyor ve paylaşıyorlar.
Yukarıdaki videoda oynatma listesine tıklayarak istediğiniz videoyu izleyebilirsiniz. Benim favorim 5. sıradaki Evolution of the Moon.
İyi seyirler…
American Museum of Natural History tarafından hazırlanan muhteşem bir simülasyon. Himalayalar’dan başlayan görsel yolculuk Güneş Sistemimize oradan galaksimize, pulsarlara ve en nihayet şu ana kadar bilimin ulaşabildiği 13.7 milyar ışık yılı (1 ışık yılı= 1 katrilyon km) uzaklığa kadar gidiyor.
Dünyamızda bile halen keşfedilmemiş yerler var. Bize çok büyük gelen yaşadığımız dünya, videoda da görüleceği üzere evrende neredeyse denizde damla mesabesinde. Bir hiç diyebiliriz. Bunca yıldızlar, dünyalar, galaksiler….insanı hayrete düşürüyor ve aklımda “evrende yalnız mıyız?” sorusunu getiriyor. Kanaatimce yalnız değiliz, fakat oralarda insan formunda değil de başka formlarda varlıkların olduğuna inanıyorum. Allah hiç birşeyi boşa yaratmadığına göre bunun da bir anlamı var ama şimdilik çözemiyoruz diye düşünüyorum.
Müzenin internet sitesinde farklı ve ilginç videolar da mevcut. İzlemek için tıklayın.
Bu yazı da ilginizi çekebilir:
Nasa Uzaydan Canlı Yayın Yapıyor
Broadcast live streaming video on Ustream (not: bazen canlı yayın kesintiye uğrayabiliyor)
Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), dünya yörüngesinde dolaşan Uluslararası Uzay İstasyonu‘na (ISS) değişik açılarda HD kameralar koyarak canlı yayın yapıyor. Saatte yaklaşık 27.350 km yol alan Uluslararası Uzay İstasyonu, her 90 dakikada dünya etrafında bir tur atıyor. Bu da, her 45 dk’da bir güneşin doğuşu ve batışının izlenmesi anlamına geliyor.
Uluslararası Uzay İstasyonu’nun ilk modülü 1998 yılında fırlatıldı. NASA, Rusya, Kanada, Japonya ve Avrupa Uzay Ajansı’ndan oluşan 5’li uzay kuruluşunun katkısıyla 2024 yılına kadar alçak yörüngede uçan ve laboratuar çalışmaları yapılan bir istasyon. İçinde en fazla 6 personel bulunmuş, şu an ise 3 kişi çalışıyor.
Yapılan canlı yayını Ustream’den izlemek mümkün. Bazen bağlantı kopsa da genelde izleniyor. Bugünkü teknolojiyle birçok şey yapmak mümkün. Bu yayına benzer şekilde aslında evimizdeki televizyonlarda uydu yayınlarını izliyoruz fakat bir Uzay Üssü’nden canlı yayın gerçekten güzel bir şey…
Mars’da görevine devam eden Curiosity (Meraklı) aracından da bu şekilde yayın yapılsa ne kadar güzel olur?
Bu canlı yayınla ilgili NatGeo’nun belgeseli henüz internet sitesinde değil fakat konuyla ilgili aşağıdaki adresten bilgi alınabilir.
Robot deyince aklımıza tabii ki Japonlar geliyor. Bu konuda oldukça ileriler. 20 yıl önce ileride birçok şey robotlar tarafından yapılacak dense de maalesef o durumda değiliz. Çünkü insanın hareket ve düşüncelerine yakın robot üretmek pek kolay değil. Bir ara robot elleri incelemiştim. İnsan elinin özelliklerine sahip robot hala üretilmiş değil.
Japonlar TV’de haberleri sunabilecek dünyanın ilk haber spikerini ürettiler. Dış görünüm olarak insana çok yakın. Şimdilik Gelişen Bilim ve Yenilik Ulusal Müzesi’nde sergilenecek. Robotun adı Kodomoroid, çocuk robot anlamına geliyor.Ayrıca müzedekilere bilgi verecek bir diğer robot da sergileniyor: Otonaroid.
İnsanlarla iletişime de geçen robotların ilginç videosu:
Ayrıca telefon-tablet ve e-kitap okuyuculardan okuduklarımız, gözlerimizi daha az kırptığımız için gözlerimizin kurumasına ve bir süre sonra bırakmamıza sebep oluyor. Belki de en önemli nedenlerden biri de budur.
Aşağıdaki video, e-kitapların geleceğiyle ilgili çok ilginç şeyler sunuyor. Teknoloji ilerledikçe bu ve daha fazlası olacaktır ama hiçbir zaman kağıdın yenilemeyeceği kanaatindeyim. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum.
Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine