kuran etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kuran etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Eylül 2014 Salı

Cemalnur Sargut-Kur'an ile Var Olmak

Bu yazıda Cemalnur Sargut‘un, son çıkan kitaplarından biri olan Kur’an ile Var Olmak isimli kitabından bahsedeceğim.

kuranilevarolmakNefes Yayınevi‘nin Tasavvuf Sohbetleri dizisinden çıkan kitap, bir televizyon programında yapılan sohbetlerin yazıya dökülmüş hali. Sorular, program yapımcısı Ferda Yıldırım tarafından soruluyor ve Cemalnur Sargut cevaplıyor.

Bu kitapla beraber Allahım’a Sefere Çıktım kitabını da almıştım. Fakat önceliği buna verdim ve iki gün içinde  bitirdim. Cemalnur Hanım’ı daha önce okumadıysanız şiddetle tavsiye ederim. Hemen hemen çıkan tüm kitaplarını okudum diyebilirim. Bazı kitapları, sohbetlerin yazıya dökülmüş hali olduğu için bazı konularda tekrarlar olabiliyor fakat önemli değil. Eğer daha önce yazarı okumadıysanız bu kitabıyla başlayabilirsiniz.

Kur’an ile Var Olmak, ana başlıklarıyla Kur’anı Kerim, Ramazan ve Kutsal Topraklar şeklinde üçe bölünmüş. Bu ana başlıkların altında ise belli başlı büyük sure ve ayetlerin iç manalarından Hz.Peygamberimize, “B” harfinin sırrından Kabe’nin Hakikati’ne kadar konuya ilgi duyanları memnun edecek birçok farklı bilgi mevcut.

Kitabın arka kapağında ve ön sözünde yer alan Cemalnur Sargut’a ait ifadeleri buraya ekleme isterim:

“Kur’an, Hz.Peygamber’in manası ve Allah’ın ahlakını yansıtması hasebiyle ebedi ve ezeli dirilerdendir. 

Ölü olan nefs sahibi kişi, Kur’an’ın sesinden bile etkilenirken hele manasını idrak etmeye başlarsa nasıl dirilmez?

İşte Kur’an ile yaşamaya başlamak, Kur’an’la var olup yaşayan Kur’an olabilmek insanı nasıl etkiler ya da yaşayan Kur’an’larla irtibat nasıl bizi var eder, bu kitapta bunun ipuçlarına ilmen ve zevken yaklaşıyoruz.

Bu hal insana nasıl bir ibadet zevki aşılar, bunu hissediyor ve ibadetlerimizi aşka yolculuk haline getirmeye gayret ediyoruz. Amin”.


Kur’an yer alan ayetlerin dış ve iç manalarının olduğu söylenir. Biz meallerde dış manalarını görebiliyoruz, peki iç manasına nasıl ulaşacağız? Bu konuda Hz. Mevlana şöyle der: ” Geline yüz görümlüğü vermeden yüzündeki örtüyü açmaz, sen de Kur’anın iç manasına ermek istiyorsan nefsini arındırmaya başla ki, Kur’an da sana iç yüzünü açsın.”

Günümüz insanının yaşadığı iç sıkıntılarının, buhranların ve dahi toplumda gördüğümüz ve şikayet ettiğimiz olumsuzlukların temelinde Kur’an’dan uzak oluşumuz aşikardır. Kabul edelim etmeyelim, Kur’an, Yaratıcının insana verdiği -tabiri caizse-  en büyük yaşam kılavuzudur. Biz bu kılavuzdan uzak olduğumuz ve bunu yaşamımıza katmadığımız sürece yaratılış sebebimize aykırı hareket ettiğimiz için gerçek huzuru bulamayacak ve fani lezzetler peşinde koşmaya devam edeceğiz. İnsanoğlu, “niye varım, bu dünyada ne arıyorum, bu dünyada var olma sebebim nedir?” gibi soruların peşine düşüp cevabını bulmadıkça rahata ermeyecektir.

Okuduğum kitapların tanıtımında yaptığım gibi bu kitaptan da beğendiğim bir paragrafı buraya almak istiyorum. Aslında beğendiğim çok yer var fakat en güzeli kitabı alıp okumanız. Kitabın ilk sayfasında sorulan “Yaratan Rabbi’nin adıyla oku ne demektir?” sorusuna yazarın verdiği cevapla yazıyı bitirelim:

“Aslına bakarsan önce şunu söylemeliyim ki, Kur’an için konuşabilmek bir had meselesidir. Mevlana Hazretleri’nin buyurduğu gibi; hakikatini anlamaya ve anlatmaya çalışsak burada ne ben kalırım ne sen kalırsın, ne de bu stüdyo kalır. Biz kendi küçük idrakimizle “O örtüsüne bürüneni, müderrisi” açmaya çalışacağız inşallah.

Şuradan başlayalım: Allahu Azimüşşan, ezel aleminde bize bir tek soru sordu. Yani ruhlar yaratılıp onlara akıl verildiği zaman, Allahu Azimüşşan bize, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” dedi. Dikkat edersen ” Ben sizin Allah’ınız değil miyim?” demedi. “İlahınız, taptığınız değil miyim?” demedi. “Rahmanınız,aşkınız değil miyim? demedi. Ne dedi? “Öğretmeniniz değil miyim?” dedi (Rab: Terbiye eden demek). Öyleyse bu alemde her gördüğümüz, her duyduğumuz ile bir şey idrak etmemiz Allah’ın lütfuyladır. Yani Allah bu alemde her şey ile bize bir şey öğretir. Önce mürşitten öğretir, taştan, topraktan öğretir, dosttan düşmandan öğretir, her yerden öğreten yalnız Allah’dır. Ezelde biz buna “beli (evet)” dedik, buraya gelince unuttuk. Mademki her yerden öğreneceğiz, idrakimizi açacağız, hayvan olarak kalmayıp idrak sahibi olacağız, o zaman bütün yaratılmışlarda Allah’ın isimlerini ve yapanın yaptıranın Allah olduğunu idrak etme seviyesine ermemiz lazım. İşte “oku”, bu demektir. Yaratılmış olan her yerde beni oku, beni gör, beni anla ve her yerden ve her şeyden sana bir şey öğrettiğimi idrak et demektir.”

Dipnot:

Cemalnur Sargut ile ilgili bilgi edinmek için tıklayın. 

Yazarın kitapları için tıklayın. 

Yazarın çeşitli zamanlarda yaptığı sohbet video arşivi için tıklayın.

Diğer kitap yazılarıma bakmak isterseniz:

Okuduğum kitaplar

16 Eylül 2008 Salı

Oruç Üzerine Düşünceler

Oruç Üzerine Düşünceler

Ramazan’ı yarıladık, geldi geçiyor bu sefer de, her zamanki gibi…Ömrümüzün tükendiği gibi. İlk günler susuzluğun verdiği hararetle geçti, dilim damağıma yapışmış vaziyette dolaştık durduk, zalim nefs “nasıl tutacaksın bu sıcaklarda orucu” derken ona kulak asmadık çok şükür, zaten hiç boş durmuyor ki. Normal günlerde 3-4 saat aç kalsam kan şekerim düşer ve yerlerde sürünürdüm, oysa oruçlu iken hiç de bir şey olmadı-olmuyor, demek ki iş maddi düzlemde değilmiş sadece. Allah insana manevi bir kuvvet de veriyor, “sen benim için yeme-içmeden kesilirsen ben de sana yardım ederim diyor” herhalde.

oruç üzerine
Oruç Üzerine Düşünceler

Oruçlu insanların iftara yakın saatlerde yüzlerindeki dinginliği-saflığı-hoşluğu görmek çok hoşuma gidiyor. Ramazan’da uyku düzenleri- yemek düzenleri bozuluyor fakat bunun güzelliği ayrı. Hele sahur için kurulan saatler, baygın gözlerle kalkış ve sonrasında silkiniş, birkaç şey atıştırıp sabah ezanını bekleyiş, ezandaki “namaz uykudan hayırlıdır” sözünü duyunca diğer günlerdeki tembelliğime hayıflanış, namazın kılınışı, uyuyan çocuklarıma bakış ve sonrasında uykunun kollarına kendimi bırakışım…. Başka hiçbir ayda-zamanda bunları yaşayamıyorum, sabahlara kadar oturduğum oluyor fakat hiç de böyle hissetmiyorum. Gün içinde atmosferdeki manevi havayı çok hissedemesem de iftara yakın saatlerde insanların koşturması, bir telaş eve yetişmeye dair, bir neşe ki sormayın.
Ramazan aslında Kuran ayıdır, bu ayda inmiştir Kuran. Bu ayda daha da çok okunmalı, aslı-meali-tefsiri. Peygamberimiz(s) ve hayata bakışı tekrar gözden geçirilmelidir. Bazen dilim sürçüp de kötü sözler söyleyince O’nun(s) ” oruçlu iken kötü konuşmayı bırakmayan boşuna aç durmasın” mealindeki sözleri aklıma geliyor, utanıyorum.
Ramazan aslında kendimizle hesaplaşma ayıdır. Napıyoruz, nasıl gidiyor hayatımız, ne oluyor, nedir bu hır-gür, nereye kadar bu telaş? Biraz da düşünüp kendimize çeki düzen verme vakti gelmemiş midir? Kötü huylarımızı ne kadar yontabildik, insanlara ne ölçüde faydalı olabildik, eşimize-dostumuza neler yapabildik….bu liste uzuyor, kendi açıma baktığımda pek fazla da ilerleyemediğimi görüyor ve üzülüyorum. Oysa dünden daha ilerde olmalıydık bugün.
Oruçlu iken orucun son demlerinde Afrika’daki açlıktan ölen insanları iyiden iyice düşündüm bu sene. Önceki yıllarda aklıma gelirdi ama bu sefer farklı oldu. Ben birazdan bu halden kurtulup önümde hazır bulunanları yiyecektim ama onların bu şansı yoktu ki. Aklıma hep aç bir çocuk ve karşısında duran akbaba fotoğrafı geliyor. Kendi çocuklarımı düşünüyorum, değil açlık, onlara istediği-ihtiyacı olan şeyleri alamamak bile bir anne-baba için ne kadar hüzün verici bir durumken onlar bunlardan mahrum kalıyor.
Hırslarımız ve ihtiraslarımızın da orucunu tutabiliyor muyuz acaba? Bir an şöyle kendimize dönüp ne yapıyorum diyebiliyor muyuz? Nedir bu tantana, senin nefsin hiçbir şekilde doymaz bunu bilmiyor musun? Hep daha fazlası, hep daha fazlası. Ruhlar kadar bedenler de yoruluyor bu hengamede. Oysa burada ne kadar kalacaksak o kadar ilgilenmeyecek miydik dünyayla?
Aslında bu yazı Mevlana Hz’lerinin oruçla ilgili sözlerinden ibaret olacaktı fakat olmadı, o da bir sonraki yazıda olsun…

Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine

  Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine