kuyruklu yıldız etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kuyruklu yıldız etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Ocak 2015 Çarşamba

Dünyamızın Evrendeki Yerini Anlatan Çarpıcı 25 Görsel

Hala keşfedilmemiş yerleri bulunan ve bilebildiğimiz kadarıyla yakın uzayda insanoğlunun yaşayabileceği tek gezegen olan Dünyamız…Son yüz yıl içinde kendisini çok kirlettik. Teknoloji ve sanayideki gelişim, nüfusun hızlı artışı, dengesiz şehirleşme vb gibi sebepler ve tabii en önemlisi tabiattaki en vahşi yaratık olan insan, üzerinde yaşayabileceği tek gezegeni kirletmekte kararlı. Hem bu konuda ısrarlı, hem de bir yandan diğer gezegenlerde yaşam şansı var mı diye araştırıyor!! Nasıl bir ironi…

Bu konuyu ayrı bir yazı konusu olarak incelemekte fayda var. Bu yazıda ise sevgili dünyamızın güneş sistemimiz, galaksimiz ve evrenimiz içinde aslında ne kadar da küçük olduğunu görebileceğimiz çarpıcı görsellere bakacağız. Bu muhteşem sonsuzluk içinde iğne kadar yer tutmuyoruz aslında. Belki bu görseller, dünyadan büyük ve şişkin egolarımızın aslında boş olduğunu, uzay denince dünyanın bile hiç sayıldığını, hele hele insanın hiç bir şey etmeyeceğini anlamamıza biraz katkıda bulunabilir.

Bu uzun girizgahtan sonra şaşırtıcı görsellerimize geçebiliriz:

1. İşte Dünyamız, yaşadığımız yer.


2. Ve bunlar da güneş sistemimiz içindeki komşularımız


3. Dünya ve Ay arasındaki mesafe. Uzak değil sanki

4. Dünya ve Ay arasındaki mesafeye güneş sistemindeki tüm gezegenler sığabilir.


5. Yeşil leke gibi görünen yer Jüpiter üzerine konumlandırılmış Kuzey Amerika.


6. Satürn’ün halkalarına sığabilen 6 adet dünya..


7. Satürn halkaları dünya üzerinde olsaydı nasıl görünürdü?


8. Geçtiğimiz aylarda Rosetta‘nın indiği kuyruklu yıldız ile Los Angeles karşılaştırması.


9. Dünyamız ve diğer gezegenlerin Güneş ile karşılaştırması.


10. Ay’dan Dünyamızın Görünümü


11. Mars’dan Dünyamızın Görünümü


12. Satürn Halkalarından Dünyamız


13. 6 Milyar km ötedeki Neptün’den Dünyamızın görünümü


14. Güneş’in yanında dünyamız, ilginç değil mi?


15. Mars yüzeyinden güneşin görünüşü. Harika bir günbatımı!!


16. Dünyamız uzayda plajdaki bir kum tanesi gibi!!


17. Bizim Güneşimize oranla uzayda kat kat büyük güneşler var..


18. Güneş’ten 1 milyar kat daha büyük olan VY Canis Majoris !!

19. Samanyolu galaksimizde işte buradayız!


20. Fakat geceleyin gördüğümüz bu sarı daireden ibaret.


21. Başka galaksilerle karşılaştırıldığında bizim galaksi (Milky Way)nin hali. IC 1011 ile arasındaki mesafe 350 milyon ışık yılı (1 ışık yılı yaklaşık 10 katrilyon km)


22. Biraz daha büyük düşünürsek Hubble Teleskopu’nun çektiği bu fotoğrafta binlerce galaksi, içinde binlerce yıldız ve kendi gezegenleri…


23. Gece gökyüzünde gördüğümüz küçük bir parça. Aslında devasa bir sistem.


24. Bir de Kara delikler var. İşte dünya yörüngesi ve bir kara deliğin boyutu.


25- Bizim Güneş (Solar) Sistemimiz…


Gittikçe uzaklaşıyoruz…

Samanyolu Galaksimiz…


Uzaklaşmaya devam…


Biraz daha…


Neredeyse geldik 🙂


Ve sonunda geldik. Gözlemlenebilen evrenimiz ve içindeki yerimiz…Dev bir kavanozda karınca gibiyiz….

 

29 Kasım 2014 Cumartesi

Kuyruklu Yıldıza Giden Rosetta, Tüm Bildiklerimizi Değiştirebilir

Avrupa Uzay Ajansı ESA‘nın 10 yıl önce 67P/Çuryumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızına inmek için fırlattığı uzay aracı Rosetta, Ağustos ayında 67P’nin yörüngesine girmiş ve Kasım ayında da modülü Philae‘yi kuyruklu yıldıza indirmeyi başarmıştı.

Rosetta ve Modülü Philae
Rosetta ve Modülü Philae

Uzay araştırmaları tarihinde bir dönüm noktası olan bu çalışma, ilk kez kuyruklu yıldızlara bu kadar yakından bakıp incelemeye fırsat verecek. 10 yıllık bu uzay yolculuğu 2 Mart 2004 tarihinde başladı ve yaklaşık 1 milyar euro’ya mal oldu. Dünyadan 510 milyon km uzaklıktaki bu kuyruklu yıldıza gitme macerası, arka planda müthiş bir matematiği ve bilgiyi barındırıyor. Gönderilen araç, önce Dünya ve Mars’ın yörünge ve çekim kuvvetinden yararlanıyor ve daha sonra da kuyruklu yıldızın yörüngesine oturuyor. Ve tabii en sonunda uzay modülü indiriliyor. Rosetta’nın bu uzun yolculuğunu aşağıdaki videoda görebiliyoruz.

Kuyruklu Yıldızlar ve 67P

İngilizce adı Comet olmakla birlikte Türkçemizde kuyruklu yıldız denildiği için yıldızlarla karıştırılabilir ve Güneş Sistemimiz dışında bir yer gibi algılanabilir. Fakat 67P dediğimiz kuyruklu yıldız, güneş sistemi içinde genişliği 4 km olan bir uzay cismi. Eliptik yörüngelerinden dolayı Güneş yakınından geçerken parlıyor ve bu sayede Dünya’dan görünür oluyorlar.

Bir Kuyruklu Yıldızın Yörüngesi
Bir Kuyruklu Yıldızın Yörüngesi

Kuyruklu Yıldızlar, buz ve kozmik toz karışımından oluşuyor. Bu toz karışımı, Güneş Sistemi oluşumu sırasında bir nedenle gezegenlerde yoğunlaşamamış maddeler. Güneş yakınınından yaklaşık 500 kez geçtikten sonra buz ve toz karışımlarını tamamen yitiriyor ve astreoid’lere benzer bir görünüm kazanıyorlar.

Kuyruklu Yıldız
Kuyruklu Yıldız

Kuyruklu yıldızlar içinde en ünlüsü Halley. Kuyruklu yıldızlar güneşe yeterince yakın olmadıkça görülmezler. Bazılarının yörüngesi güneş sisteminin bir hayli dışına taşar, bunlar bir kez görüldükten sonra binlerce yıl boyunca geri dönmezler. Sadece kısa ve orta periyotlu kuyruklu yıldızların (Halley kuyrukluyıldızı gibi) yörüngelerinin en azından önemli bir bölümü güneş sistemi içinde kalır.

Rosetta ve Philae

ESA’nın çocuklar için hazırladığı aşağıdaki video, kuyruklu yıldızlar hakkında bilgi vermesi yanında Rosetta ve Philae uzay araçlarının neler yaptığını da gözler önüne seriyor. Bilimi çocuklarımıza sevdirmekten başka çaremiz yok, eğer biz de ileride böyle çalışmalar yapmak istiyorsak…Bu konu aslında ayrı bir yazı konusu olur, o yüzden fazla detaya girmeden videoya bakalım, çocuklarınıza izlettirmenizi tavsiye ederim.

Bu Çalışma Neden Bu Kadar Önemli?

Kuyruklu yıldızlar, Güneş sistemimizin 4,5 milyar yıl önceki oluşumu sırasından kalan ilkel kalıntılar. Çok eliptik yörüngelerinden dolayı Güneş yakınından hızla geçerlerken parlamakta ve Dünya’dan da görünür olmaktalar. Zamanlarının çoğunu Güneş’ten çok uzaklarda geçirdikleri için milyonlarca yıldır derin soğukta özelliklerini korumuşlar. Bu özelliklerinden dolayı Güneş sisteminin başlangıcındaki durumu öğrenmek isteyen astronomlar için altın değerindeler.

Bilindiği üzere Philae modülü 67P’ye inmiş fakat bir tepenin ardında kaldığı için güneş panelleri çalışmamış ve pilini şarj edememişti. İlk gelen bilgilere göre, modülde bulunan cihazların gönderdiği fotoğraf ve ses kayıtları, kuyruklu yıldızın yüzeyinde karmaşık bir karbon bileşiğine benzer bir madde bulunduğunu gösteriyor. Organik bir madde olan karbon bileşiğinin tespiti, hayatı başlatan temel kimyasalları Dünya’ya kuyruklu yıldızların getirdiği teorisini destekleyebilir.

Rosetta’dan çekilen fotoğraflar, Philae’nin kuyruklu yıldıza inişi sırasında bir toz bulutu oluştuğunu gösteriyor. Uzay aracı, pili bitmeden önce son gücüyle Ptolemy denilen analiz laboratuarının içindeki fırını çalıştırdı ve içindeki tozları 200 derecede yakarak, çıkan gazı analiz etmeyi başardı. ESA yetkilileri, bu deneyin başarıyla sonuçlandığını ve kuyruklu yıldızdaki karbon ve nitrojenin yapısı hakkında bilgi sahibi olabileceklerini teyit etti. Bu da bize güneş sisteminin oluştuğu yıllarda neler yaşandığı konusunda bir fikir verebilecek.

İşte yukarıda anlattığım nedenlerden dolayı bu uzay yolculuğu, şu ana kadar bildiklerimizi değiştirebilecek özellikte bilgiler edinmemize fırsat verecek. Belki de, bilim kitaplarında yazılanlar değişmiş olacak.

ESA’nın bu çalışması çok önemli olduğu gibi NASA’nın Mars’a gönderdiği Curiosity aracının çalışmaları da, Kızıl Gezegen’le ilgili bilgilerimizi artırma açısından oldukça önemli. Curiosity ile ilgili daha önce yazdığım yazıya bakabilirsiniz:

Curiosity Mars’da 2. Yılını Doldurdu

Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine

  Nietzsche’den Hayat Dersleri: Güçlü, Özgür ve Anlamlı Yaşamak Üzerine